21 Haziran 2008 Cumartesi

Bas Melekler

Restorasyon, bakim, ilgi, merak, temizlik, guzellik, saygi gibi kavramlarin henuz kesfedilmedigi birtakim uzay-zaman koordinatlarinda bulunuyor bu bas melekler.Kilisedir iki tanedir. Gittim baktim.

Ikisini de bok goturuyor. Cunda'da olan firtinada mi ne hasar gormus yillar once, halen cokme tehlikesiyle karsi karsiya oldugundan binaya giris yasak. Rumlardan gasp edilen evlerde oturan ve deniz kenarinda, hatta turistik bir yerde yasadiklari halde ruhen halen bozkirin ortasinda kalmis numunelik mandalar da bu rum kiliselerine bakip terkedilmis binadan otesini goremediklerinden, her yanini sprey boyayla yazilmis sloganlarla ilan-i asklarla doldurmuslar. Iyice hayvan olanlarina bu yetmemis, nasil yaptilarsa taa tepelere tirmanip oraya kazimislar isimlerini. Icerdeki ikonalarin calinip tahrip edilmis olmalari kimseyi sasirtmayacaktir, benim merak ettigim bunlar o firtinalardan once mi sonra mi gerceklesti.

Aslinda cundadaki yine iyisi, en azindan sorunca gosterebiliyorlar. "E gosterirler tabii, kucucuk ada, 30 tane papalinayi kic kica dizsen adanin merkezi bitiyor" demeyin, zira ayvaligin merkezi de assagi yukari o kadar fakat oradaki kiliseyi gosterebilen yok. Gosterebilmenin goster kismi fazla geldi, kiliseyi bilen yok, duymamis kimse.Kafasina sictigimin sigiri orada kim bilir kac yildir yasiyor, iki tane boktan caddesinin birinin ustunde tek bir kilise kalmis zaten, onun dahi varligindan habersiz. Hayir caddenin karsisindaki turizm danismanin onune koymuslar bir harita, orada da kabak gibi duruyor iste hic mi bakmazsin, nasil geciriyorsun butun gununu yillarini, hayatini anlamadim ki.

Bu basmelek kelimesinden umudu kestikten sonra, yerlilerle konusmaya calisan uzayli gibi el hareketleriyle desteklenilen "buyuk eski kilise, big bada boom" sorusturmalari dahi sonucsuz kaliyor. Isin komigi hayatimda duymadim, gormedim diye 3 maymunu oynayan adam, iki dakika sonra kilisenin onunde gecerek donuyor evine. Yine bu konudan kulliyen habersiz olan duzinelerce fotokopi turk erkeginin her gun saatlerini oldurdukleri koy kahvesi, kilisenin iki sokak otesi cikiyor. Papalinayla bile olculemeyecek kadar kisa bir mesafede olup biten bu trajikomedi sonunda varilan yapinin [ki antik yunan tapinaklarina benzeyen, orjinal, cok guzel suslemeli sutunlara sahip bir ibadethaneymis] elbette bakimsiz olmasi, yagmaya karsi koruma islevi goren ve kapi demeye bin sahit isteyecek pasli teneke barikatin dahi yazilardan agzina sicilmadik yerinin kalmamis olmasi beklenen finaldi.

Hint horozlarini korumak yasatmak ve islah etmek icin iki adim otede dernek kuran (bunu uydurmuyorum) girisimci, misafirperver, mozaiksever cumhuriyet donemi sunni musluman turk sablonu adamlar sanki bambaska bir evrendeler, sanki stargate dizisi burada cekiliyor ve kullanilan dekor hakkaten calisiyor.

Belediye desen o da farkli bir duzlemde degil ki zaten, millet sigir da akillilari biraz evrilebilmis diye bir durum yok. Zira su kiliseleri adamakilli bir hale sokup, onlerine de birer aciklayici/bilgilendirici pano koymak ve bu sayede [ahlaki sorumlulugu gectim] din ve kultur turizmine yatirim yapmak gibi asiri karmasik fikirleri uretip uygulayabilmek icin birkac milyon yil daha dogal secilime ihtiyac var.

Bir turk camiisine benzeri yapilsa kontraataka gecip savas zillerini calan hurriyet benzeri provokatif-magazin kagitlarini goreve cagirsam, beni kendim dahil ciddiye alan olur muydu acep?

Birak memleketi, genel olarak insanliktan sogumak icin birebir cozummus bu kilise ziyaretleri; birkac gun sonra kendimi dondurucam, beni insanlarin katiksiz okuz olmadiklari bir cagda uyandirsin bir allahin kulu.

0 yorum: