2 Mayıs 2008 Cuma

What if - Ottoman Attack Wien ?!? Viyana Kusatmasi


What if diye bir kitap var askeri tarihciler, bazi donum noktalarinda ya boyle olsaydi diye kafa yormuslar. Bir senaryo da, Kanuninin (yahut avrupanin bildigi sekliyle magnificient, lakaba bak hizaya gel) birkac sene bekleyip, ustune ustuk en agir yagmurlarin yasandigi sene geri donmeyi secmek yerine, mohac savasinin hemen ertesinde viyanaya yurumesi halinde neler olacagiydi. Tabii butun avrupa osmanlinin olurdu biraz atmasyon bir cikarim, eninde sonunda avrupanin birlesik gucu osmanliyi yenecek gucte, hele ki diger cepheler de bu kadar genislemisken, ama yine de sirf Habsburglara olan etkisi yuzunden dahi fantastik sonuclar doguracakti.

Fakat Suleymanin baska isleri vardi demek ki hemen saldirmadi, 1529a kadar bekledi. Zaten iki dakka yerinde rahat duramadigi icin gidip Avusturya "co-imparatoru" 2. Ferdi'den Viyana'yi kosulsuz teslim etmesini talep ediyor. Imparator “biz zayif olabiliriz ama tanriya guveniyoruz bizi koruyacak ve en gucluleri bile koltuklarindan edecektir” diye cevap veriyor. Suleyman da mesaj kagidini burusturup cope atiyor, fakat isabet ettiremeyince sinirlenip Viyana'yi kusatmaya geliyor..(Adam masallah scott tenorman must diedaki cartman gibi, yan baksan anneni babani kiyma yapip, tam o yan baktigin noktada sana yedirir)

Ve Osmanli kuklasi macar kralinin birliklerinin onculugunde ben diyeyim 100, siz deyin 150 bin adami, 16 bin kisi tarafindan savunulan ve Rodosla karsilastirildiginda dandik surlarla (bazi yerlerde kalinlik 1.5 metreymis sadece) cevrilmis Viyanaya getirdi. Peki bu aralar Avusturya'nin durumu nasil? Hamdolsun, sizleri sormali.(tamam tamam igrenc espri kabul.) Fakat mohac zaferinin aksine, buradaki dusman cok daha profesyonel disiplinli ve cesur.1700 Alman da yardima geliyor ama Berlindeki Alman Prensligi tarafsiz kaliyor. Bu gelen Alman grubun icinde meshur bir "kusatma savunmacisi" da var (zamaninin en gozde meslegi). Birak bu braveheart agizlarini diyenler icin daha onemli bir husus, yagmurlar yuzunden suleymanin agir toplarini arkada birakmak zorunda kalisi. Tuneller yine basariyla durdurulunca (ne zaman bir halta yaradilar onu da bilmiyorum), kisin iyice yaklasmasiyla Suleyman, son bir saldiri yapiyor sehre ilk girecek kisiye buyuk oduller vaadederek.Bu arada saldirilardan once birkac tutukluyu surlardan gorunecek sekilde kaziga oturtmusuz, savunmacilarin morali bozulsun diye. Bunu da hic anlamam onumde biri kaziga oturtulursa teslim olacagim varsa da olmam be. Hani “turkler tutuklulara surlarin onunde ziyafet verdi tatlilar her mahkuma, bogaz manzarali arazi tapulari ustunde servis edildi” filan denilse anlayacagim. Bende teslim olurum o zaman.
Saldiri basarisiz olunca, o gece Avusturyalilar dusman kampindan buyuk bir bagiris cigiris silsilesi duymuslar, geri cekilme hazirligi olarak esirler olduruluyormus. Ordu budaya dondugunde, macar yalakasi sultani “buyuk zaferi” icin tebrik etmis, ben olsam dalga mi geciyosun essogluessek diye carpardim suratina.

[ Imparatorluk (genelde ikinci mehmetten sonrasi icin gecerli) savas odakli oldugundan, o kadar organize bir askeri yapilanma varmis ki, 1550lerde perslere saldirdigimizda, Iran Sahi ordunun gececegi yerleri onceden yakip kurak birakmasinin lojistigimiz sayesinde zerre etkisi olmamis. Ozellikle askeri kamplarin nizami, gunun sartlarina gore mukemmelmis. 1681'de bir avrupali gorevli Suleymanin ordusunu savas kampinda gozlemlediginde, “bu kadar disiplinli ve mukemmel birliklerle isterse tum Avrupayi ele gecirebilir” yazmis gunlugune.]

Bu gazi sindirmek icin bir nefes alin, eveeet, simdi de 2007-08 oecd raporuna bakip kendinize gelin.

Geri cekilis zor olmasina ragmen, yenilgi sonrasi olmadigi icin olsa gerek, 3 sene sonra sultan daha bile buyuk bir orduyla geri donmus Macaristan diyarlarina. Hala Avusturya krali ferdinandin elinde olan macar topraklarina saldirayim demis Viyana'ya yurumeden once ve orada, tam anlamiyla el kadar bir kaleye saldiran orduyu, sadece 700 savunmaci, Viyananin dayandigi kadar dayanarak oyalamislar. Olay mahaline sonradan ulasan Sultan Suleyman, veziri azamin onerisi uzerine kale kumandanini cagirarak, adamlarini serbest birakabilecegini, karsiliginda gostermelik bicimde kendisine teslim olmalari gerektigini iceriye girecek tek osmanli birliginin bayrak cekmek icin gonderilen ufak bir grup olacagini soylemis. Ne veziri azam, ne de kanuni koca ordunun sadece 700 kisi tarafindan oyalandigini bilmiyorlarmis. Tabii komutan kabul etmis oneriyi ordu da epey vakit kaybettigi icin Viyana'ya falan yurumemis, onun yerine ferdinandi, iki tarafa da rahatlik veren bir anlasma yapilmasina zorlamak icin kullanilmislar. Aslinda nihai amaclarinin kesinlikle viyana olup olmadigindan emin degilim ama oyleyse, bu 700 manyak yuzunden tarih degismis olabilir.

Kocaman bir cilgin olan suleyman, moralini bozmak bir yana, 1537de tipki fatihin yaptigi gibi, beklenmedik bir anda italyaya adam cikarmis ve 8 bin akinci ic taraflari yagmalamaya baslamis. Fakat kuzeyden umulan fransiz istilasi gerceklesmeyince, bu birlikleri sonunda geri cekmek zorunda kalmis. Gerci askeri tarihten bahsediyoruz ama suleymanin kanuni diye anilmasinin nedeni de, seriata bir nevi bir cila cekerek pratik bir dizi kanunun cikarilmasi ve bunlarin dini kiliflara uydurulmasidir.

Kariyerinin sonunda, yani eski rodoslu yeni maltalilari kusatmasinin basarisiz oldugu yilin ilerleyen aylarinda, 72 yasindayken, suleyman hayatinin son seferine cikiyor. Toplamda 13. Macaristana karsi 7. olan bu seferde sagligi o kadar kotuymus ki, ata binecek hali kalmamis, el ustunde tasiniyormus. Zigetvar kusatmasi basariya ulasmadan hemen once oluvermis cadirinda. Kusatilan kale kumandani olumu bilmediginden ve kalenin dusmesi an meselesi oldugundan, geriye kalan 600 adamiyla beraber bir intihar saldirisi planlamis. Komutan adamlarinin basinda kaleden cikip, son saldiriya hazirlanan osmanli birliklerine dogru deli gibi kosturmus ve daha onlara ulasamadan iki kursunla oldurulmus, cogu askeri gibi. bu carpismadan sonra kaleye girmis bizimkiler ama herhalde bir bubi tuzagi sonucu cephanelik patlayinca epey adam telef olmus savasin bittigini sandiklari sirada. Zafer kutlamalari Suleyman'in adina cikarilmis ve olum haberi tam 3 hafta boyunca bircok ust duzey gorevliden bile saklanmis, hatta sultanin doktorunu bogmuslar haber duyulmasin diye.

Olumunden sonra yerine selim geciyor, ayyasin tekiymis. Hatta en buyuk basarisi olan, kibrisin venediklilerin elinden alinmasi plani dahi ickiye baglanmis halk arasinda, Kibris sarabi en cok sevdigi sarapmis denerek. Ote yandan ironik bicimde Kibris harekatinin Nicosia ayagi bir dinsel fanatiklik ornegi olmus esir pazarinda satilmaya uygun olmayanlar disinda herkesin oldurulmesinin yaninda, sehirdeki butun domuzlarda kesilmis ve cesetleri, insan cesetleriyle karistirilmis. kibrisin diger direnis noktasi famagustada ise, 40 bin ermeni iscinin kullanilmasiyla oyle bir siper sistemi kazilmis ki butun ordu ayni anda icine sigabiliyor ve atlilarin sadece mizraklarinin ucu gorulebiliyormus. Yine bu saldirida canbulat efsanesi doguyor. Bir kulenin giris noktalarindan birinde, bicak ve kiliclardan yapilmis bir bicerdover yerlestirilmis, canbulat da manyak gibi bunun ustune yuruyor ve tabii parcalara ayriliyor ama aleti de bozmus oluyor ayni zamanda. Bugun de o kulenin altinda gomuluymus, gidenler baksin.

Kibris harekatindan cok daha unlu olan lepanto (inebahti deniz savasi), kibrisi kurtarmaya gelen ama gec kalan donanmanin, “o kadar yolu bosuna mi geldik” mantigiyla turk filosuna saldirmasiyla gerceklesiyor. Epey buyuk bir savasmis, bizim 270 gemimize karsilik onlarin 220 gemisi var fakat bizimkilerden daha buyuk ve etkili galleasse denen 6 gemi sayesinde denge hristiyan donanmasinin lehine donuyor. Savasa katilsinlar diye hristiyanlar 15 bin kurek mahkumunu zincirlerinden saliyorlar ve bu muthis kargasadan sadece 6 osmanli gemisi kurtuluyor, sulara gomulen 25 bin adamin ardindan. hristiyan donanmasinda ise sadece 15 gemi batmis ve 7566 kisi olmus. Lepanto bizim acimizdan tam bir bozgun bu yuzden ve avrupada da hristiyanligin kurtulusu olarak kutlanmis (seferin asil amaci olan kibrisin durumu ise tamamen unutulmus) fakat etkisi biraz abartiliyor elbette. Bozgunsa bozgun ama masallah osmanlida adam ve askeri kaynak sikintisi olmadigi icin iki sene icinde donanma yeniden yapilmis ve “biz Kibris'i alarak venedikin kolunu kestik ama siz anca sakalimizi tras ettiniz” babalanmasi hak kazanmis.

Venediklilerin ugradigi zarar, onlari Osmanliyla yeni anlasmalar yapmaya zorluyor ve bu da akdenizde osmanlinin ana rakibi olarak bir tek ispanyayi birakiyor. Fakat bu aralar ispanyollarin dikkati baska yerlerde oldugu gibi, bizim de tum maddi kaynaklarimiz iranla girdigimiz ve nihai olarak bir halta yolacmayan 12 senelik bir savasa harcaniyor. Bununla birlikte 1593’te, 13 yil savaslari denen ve yine Avusturyayla olan mucadelemiz esnasinda macaristani mahveden bir savas basliyor. Mohac zamanindaki gibi bir o taraf bir seri kaleyi ve sehri ele geciriyor, bir obur taraf. Kerestes denen bir carpismada, osmanli tarafi yenilip kamp basilinca, o ana kadar cok disiplinli olan hristiyan suvariler bir anda kendilerini yagma cilginligina kaptiriyorlar. Neredeyse hepsinin hazineden gozu dondugu icin atlarindan iniyorlar ve bu sirada yedekte bekleyen bir osmanli kuvveti kampi basip bunlari harciyor. Mohac kadar buyuk bir bozgun oldugundan avusturya imparatoru o seneki noel kutlamalarini yasakliyor, fakat savas sonunda osmanli birliklerine verilen disiplin cezalari fazla agir oldugundan bu askeri basari yeterince iyi degerlendirilemiyor ve savas uzadikca uzuyor. Iran tarafinda yeni bir savasin ufukta gorulmesi uzerine, zitvatoruk antlasmasiyla bir hristiyan yorumcunun “the slaughterhouse of men” diye tanimladigi bu kanli defteri kapamaya zorlaniyoruz.

0 yorum: