1 Mayıs 2008 Perşembe

Havana - Kuba





Efenim yil 1684 o sene vize sorunlari ve geride biraktigimiz toplar yuzunden viyanaya girememisiz, ama genc ve guclu oldugumuzdan yilmayip kapagi Kuba'ya atmisiz

Herseyden once sunu belirteyim, deniz-ot-plaj-ot-puro-ot-ot-alkol-ot-silah-ot-ot hexagonu icindeki anlatilan tum entrikalar, tum efsaneler sonuna kadar dogru. Hatta az bile. Ornegin biz ucaktan indik, daha o dandik terminalin kapisindan elimizde bavullarla cikar cikmaz dilenen, ot satmaya calisan, harac isteyen veya hepsini ayni anda yapmaya calisan bir suru adam ustumuze cullandi. Guc bela minibusu bulduk bizi pansiyona goturecek, sofor daha besinci dakkada yoldan cikti kapkaranlik tarlaya daldi. Karanligin ortasinda selektor yapan bir arac var. Biz kurbanlik koyun gibi bakiniyoruz. O arabadan minibuse kasa kasa icki attilar. Muavin de o arada bir yerlerden bir torba cikardi ( torba derken cop torbasi boyutlarinda ) ici turlu turlu ot dolu. Yarim saat sonra minibus tamamen dumanalti, herkes kolkola girmis ''commandante che guavera'' mirildaniyor, soforun bir elinde esrar bir elinde bira, tek seritli toprak yolda gecen yuzyildan kalma aracini son hizda kullanip diziyle idare etmeye calisiyor, milletin kafasi da buna bakip gulecek kadar musmula olmus durumda. Bir noktadan sonra ortam iyice surreal bir hal aldi, askerler yolu kesmis arabanin icinde boyum kadar tufekle adamlar dolaniyor benim gozume ertesi gunku 3. sayfa haberler geliyor "basarili turk genci tatil icin gittigi havana'da kiyma halindeyken bulundu", annem "kizima nasil kiydiniz" diye dovunurken babam araya pun intended parantezleriyle giriyor filan. Oyle dadaist hayallere dalmisken pansiyona geliyoruz, resepsiyondaki kadin, odamizi bize gosteren eleman, temizlikci kadin, bekci, vb her turlu canli bize ot satmaya calisiyor. Fakat biz reddettikce level atliyoruz mesela taksici baska baska uyusturucular cikariyor koltugunun altindaki zuladan. Isim olmaz diye cikiyorum, kosedeki jerk chickenciya gidiyorum, adamin cantasi silah dolu korunmaniz lazim diye bize uzi gibi gorunen fantastik hucum silahlari kakalamaya ugrasiyor. Isin garip tarafi bu dunyanin en pislik adamlarinin yaninda kendimi guvende hissediyorum. Herhalde oldurecek olsa simdiye kadar oldururdu dedigimdendir. Zaten ot, eroin, silah, kumar gibi engelleri asip level 27 mage olunca konu bir anda bu pisliklerin karilariyla/kocalariyla olan sorunlarindan, ne olacak bu kubanin halinden, su bizim oglani da bir baltaya sap edemedik serzenislerinden aciliyor, o yuzden yaninda 30 saniyeden fazla hayatta kalabildigin herkesle canciger kuzu sarmasi oluyorsun.

Tabii artik o havana muhabbetleri de bizi gecti, kimsenin gobeginden jelly shot atmak icin egilemem,yaslandim belim agriyor zaten. 18 yasindaki adrenalin ve dinamizm yigini malak genclik olmadan kuba nasil olur, dogal guzellikleri nedir, hicbir fikrim yok. Zaten hafizaya guvenmekle hata ettik simdiki aklim olsa bol bol fotograf ceker, 3. kisilerin anilariymiscasina bakar bakar ic gecirirdim.

Aklimda kalan bir iki an var sadece pansiyonda gece oturuyorduk, bize dediler unlu bir grup geliyor. Heyy heyyy yuppi muppi fasli iste. Biz de oturduk yemek falan var masada guzel guzel, bir taraftan yiyoruz bir taraftan iciyoruz. [Yalniz oyle bir suru para bayilip en onden koltukta filan izlenecek bir grup degil bu. Soyle amfitiyatro seklinde bir cim alanda, piknik yaparken yayilacaksin tepelerde bir yerde, hava guzel, alkol aldik mi sorusuna hic dusunmeden almaz olur muyuz be amirim diyecek kadar kafalar rahat, ohhh una notte a napoli girecek arkadan.. Hersey agir agir, suratta hic gitmeyen malak bir gulumseme. Hayat budur kardesim.]

Iste buna benzer duygular esliginde grubun sahneye cikisini izlerken, arkadan duydugum turkce konusan bir sesle irkildim. Bu sesin sahibi, eski bir arkadasim cikmasin mi? Epey bir saskinlik ,ondan sonra sohbet muhabbet iste. O ara bir gosteri yapilacak kubali manyagin biri bir kurusiki getirmis ileriyede bir elma koydular. Kubali animatoromuz bizim masaya geldi, masadaki sirp arkadasi aldi, nerelisin falan filan. Sirpim gak guk. Bir yandan muhabbet bir yandan da bunlar elmayi vurmaya calisiyorlar. Bende olacaklari izliyorum sandalyeye oturmus.

O sirada bizimkiyle yanindaki arkadasi atladilar ortaya. Kubalidan silahi istiyorlar. O da soruyor nerelesiniz falan birde ananos cekiyor. Eveaaattt Turkler atis yapacak vs.
Bizimki direk konuya dahil oldu

- Give it to the master. I can shoot anything u show me. ( Ver bakayim o silahi abine )

Kubalida tepki yok verdi silahi.

- I ve been to Turkish army for one year ( 1 yil orduda takildim ben )

Tepki yok herkes izliyor.

- Look! ( comeldi nisan aldi, yalniz kic catali acildi bunun orada)

- Yes! ( atesledi silah patlar, ama elmada tik yok )

Kubali animatorle benim sirp arkadas bir elmaya birde catala bakarlar.

Sirp, '' That's why they lost whole empire '' ( iste koca imparatorlugu boyle kaybettiler )

Neyse bozulmustu biraz sonra tekrar geldiler masaya bende tum vakurlugumla, Turk misafirperverligine uygun olarak, kendisine ekmek ikram ettim, o da kisaca kepekli ekmekten yana oldugunu belirtti. Kalabaligin arasinda bir hengamede vuku bulan bu olayi o hatirlamayabilir ama ben omrumun sonuna kadar unutmayacagim. Zira her allahin gunu kepek ekmek yiyen ben, sirf o gune mahsus normal ekmek istemistim. Eger her zamanki gibi kepek ekmegi isteseydim, ona bunu ikram etmis olsam, o da bana mutesekkir kalsa, hayatinda yedigi en taze kepek ekmegini kendisine tattiran bu esrarengiz kadini daha yakindan tanimak istese, birbirimizin gozunun icine bakip "ben mi seni yerim, sen mi beni yersin" diye ufak bir muhasebe yapsak, akabinde birer hamburger yeseydik beraber....ooof of, neyse son pismanlik neye yarar, nasip kismet deyip geciyoruz.

Aklimda kalan tek net goruntu ise sakir sakir yagmurun altinda, okyanusun ustune dusen yildirimlari seyrederken belime kadar sicacik suya girmis, bedava olsun diye su kivaminda aldigim birayi yudumlayarak gelenle gecenle ''Yeah man'' diye diye muhabbet ettigimdir.Cok yarari oldu o sohbetlerin kisisel gelisimimde, dumandan geberen her bir noronuma degmistir.

0 yorum: