22 Mayıs 2008 Perşembe

Israil Yokedilmelidir.

Ahmedinejat demiski israil yokedilmelidir.

Bu beyanat uzerine dogal olarak fransa ve ispanya, iran buyukelciliklerinden aciklama talep etmisler.(fransa cagirmis da israil niye iran buyukelcisini cagirmamis diye soran varsa tanismak,kaynasmak sevismek isterim) bizimkiler niye birsey talep etmezler acaba? Ne de olsa adam bize de dokundurmus. Demis ki bu israil devletini taniyan her ulke Turkiye, misir da dahil islamin nefretinin atesinde mi yanacaklarmis, yoksa iranlilarin islamdan guc alan komur alevinde mi anlamadim oralari artik hep ayni tantana canim, insan ucuncu kelimeden sonra okumuyor bile ama kotu birseyler dedigi kesin.

Bir zamanlar nasil ki stalin gibi psikopatlar komunizmin vaatlerinin yarattigi duygu hezeyanlari yuzunden objektif bakis acilarini yitirmis genclerin kahramaniydi. Simdi de bu insan da ulusalcilik gaziyla hayatina anlam bulmaya calisan atam sen kalk da ben yatam militani tam idealist yari-aydin ceyrek-akilli 1 bolu 256 objektif kursunsuz super genclerin idolu olma yolunda.

Abdye kafa tuttunuz mu bu yeterli artik kahramansiniz Castroda oyle Kuzey Korede oyle filan. Tipki ulkemizde ataturkcu olmanin yeterli olmasi gibi. Yahu herseyden once, bu iran yonetiminin kadinlar hakkindaki goruslerinin irandaki muhafazakarlarin standartlarina gore bile radikal oldugunu hic mi duymadiniz posterini yataginizin basucuna, kim jong ilin resminin yanina asmadan once? Nufusunun yarisina hayvan muamelesi yapan bir mollayi "umut veren lider" olarak tanimlayabilmek icin hangi haptan kac kutu almak lazim?

Neyse kadin haklari konusunu kullanarak kacak dovusmek yerine konumuz olan siyasete donelim. Simdi bu zat israilin haritadan silinmesini istemistir. Dikkat edin Peres rejiminin devrilmesini degil, israil hukumetinin istifasini degil, politika degisimini degil su degil bu degil israil ulkesinin haritadan silinmesini istemistir bu kadar. Simdi bunu kalkip, Bushun ser ekseni edebiyatinda Iraki irani yahut kuzey koreyi koydugu yerle bir tutmak acik ve secik olarak yanlistir. Burada Bushu yada abd'nin yayilmaci politikasini savunan yok ama elmayla armutu karsilastiracak kadar da bunamadim henuz bir amerikan baskaninin yahut baska bir batili ulke cumhurbaskaninin cikip "iran haritadan silinmeli cok yakinda iransiz bir dunyada yasayacagiz ne mutlu bize" dedigini duyan varsa elime mum diksin.

Nihayetinde saddam rejiminin savas yoluyla devrilip yerine gelecekteki abd politikalarina uyacak bir yonetimin getirilmesi ve demokrasi olmasa da en azindan despotizm disinda bir rejimin kurulmasiyla bir ulkeyi topyekun haritadan silmek arasindaki farki anlamak icin diplomatik dil konusunda doktoraya ihtiyacimiz yok.

Dolayisiyla bu argumani temel alip fantastik bir acilimla olayi bati dunyasinin ikiyuzlulugu kahpeligi donekligi gibi cesitli karakter bozukluklarina baglamak umuyorum ki genclik atesinden ibaret olsun.

Zaten herseyden once bu bati dunyasi nedir ben bu yasima geldim hala bilmiyorum. Tamam abd ingiltere var. Israili de katalim hadi. Peki ispanya bu felaket yorum uzerine iran buyuklelcisini cagirip bir aciklama istedi diye ayni kefeye mi konuyor ikiyuzlu mu oluyor? Tamam ya Polonya? Abdnin en sadik muttefiki degil mi? E polonya bati dunyasindaysa, Turkiye ne peki lan? Soguk savas donemi haritalarinda birinci dunya renkleriyle boyanmiyor muydu bizim ulke dogu bloku ikinci ve geri kalanlar cogunlukla afrika ulkeleri notr olduklari icin ucuncu dunya renkleriyken? (ucuncu dunya ulkesi terimi buradan cikmistir degil mi) Bugunun rusyasi neyin nesidir o zaman? Halen kafa tutuyorlar gerektiginde ama kendi petrol kontratlari ve bazi dogal kaynak yatirimlari saglama alininca irak savasi oncesi kestiler seslerini onlar da ikiyuzlu kaypak serefsiz kahpe bizansin cocuklari iste. Hazir rusyadayken cine atlayalim. Amerkayla 2010 yilinda ongorulen ticaret hacimleri bizim ulkenin gsmhsini (butcesini demiyorum bakin gsmh) kaca katlayacak haberiniz var mi? Eger parayla batili olunmuyorsa bu kapitalizm dongusunde baska neyle olunacak kasinin gozunun rengiyle degil elbet.

Yahu bu arada avrupa filan demisken bu fransa almanya, en azindan diplomatik dille fazla da zorlamayi riske edemeden abdye karsi cikmamis miydi irak savasi konusunda? Simdi ahmedinejadin sozlerine de tepki gosteriyorlar hakli olarak. Ikiyuzlulugun de dereceleri var tabii.

Isin daha komik yani bati dunyasi sifati altinda toplanan her ulkenin sanki tek bir politikasi tek bir amaci varmis gibi goruluyor essek kadar insanlar tarafindan. Bu ulkelerde iktidar mucadeleleri hic mi yok ayrik gorusleri carpismiyor mu, derin devletin bile politikalari degismiyor mu? Ama bosverin bunlari ogrenmek icin okumak kafa calistirmak lazim oysa kalles bati dunyasi diye kestirip atmak daha kolay.

Ikna edemem boyle sizi ben de kesitirip atayim o zaman daha kolay. Evet ben bati dunyasindan yanayim bu konuda. Evet bm uyesi bir ulkenin cumhurbaskani kalkip baska bir ulkenin haritadan silinmesini salik verip, ertesi gun binlerce fanatik mollanin yaninda boy gostererek bunun bil dil surcmesi degil devlet politikasi olacaginin sinyalini veriyorsa pekala israilin de bmye gidip "noluyoruz kardesim buna sessiz mi kalacaksiniz" deme hakki vardir. Israil-filistin iliskilerinin ve siyonizmin tarihini "zavalli araplar, orospu cocugu siyonistler" cercevesinde gorecek kadar cahilseniz dahi hatta bu basite indirgemede hakli olsaniz dahi siyonizmle ancak ikinci dereceden alakali olan bir ulkenin liderinin bu soylemi mesru kilinamaz.

Abd israilin yaninda yer aliyorsa pekala iran da "ezilen araplarin" yaninda yer alabilir denge kurmaya calisabilir, bolgedeki nufuzunu abd etkisini azaltarak arttirmaya calisabilir. Ama iranlilar arap degillerdir iran cumhurbaskani da filistinin degil urdunun degil misirin degil sadece iranin cumhurbaskanidir. Yani bu sifatiyla kalkip israilin yokedilmesini salik vermesinin israil-filistin iliskileri cercevesinde degerlendirilmesi ekstra sacma.

Bu ser ekseni masalini, ahmedinejadin sacmaligina muadil gorenlere son birseyi hatirlatalim. Bugun gostermelik de olsa irak da bir duzen kuruluyor secim duzenleniyor falan filan. Eger iran kendi kadinlarina insanlarina bile pek bir hak vermeyen iran israili haritadan silerse orada boyle bir uzun-vadeli duzen mi kurmaya calisir fanatik molla polisler pek sevdikleri yahudi kardeslerinin yeni rejim icin gidecekleri oy sandiginin basinda sakin sakin nobet mi beklerler? Yahut bugun nasil abd irakta yerel polisleri organize ediyorsa ultra muhafazakar iranlilarin da goreve getirecegi araplar mi bu gorece musamahayi gosterecek israil vatandaslarina. Uzun cumlerelerden sikildiysaniz acik acik yazalim: Iranin israil gibi bir devletin haritadan silinmesine yonelik cagrisi soykirim (hadi genocide olmasin massacre olsun) cagrisindan pek de uzakta degildir pratikte. Yasi cift haneli olan herkesin gorebilecegi bu gercegi ahmedinejad da goruyor degil mi?

Bir de bu ulkenin nukleer silahlara sahip olmasi "e israil de kitle imha silahlarina sahip" dusuncesiyle hosgorulecek oyle mi? Kalibimi basarim bunu dile getirenler de bati yalakasi ilan edileceklerdir. Neyse nerede kalmistik posterini asiyordunuz yeni anti-abd kahramaninizin. Yardimci olayim.

Ek kat: Abd ve avrupa iranin bmden atilmasini teklif etmemislerdir. Zaten "avrupa" bir ulkenin bmden cikarilmasini teklif edemez niyahetinde bm nezninde avrupa diye bir merci yoktur. (bu merci sadece aptal amerikan sitcomlarinda, fransaya is seyahatine giden birinin durumu arkadaslarina ve dolayisiyla cogunlugu cografyaya alerjisi bulunan izleyenlere acikladigi sahnelerde varlik bulur) bunu israil teklif etmistir bm toplantisinda da bu istek ele alinmadan sadece kinanmistir.

Not : Bu yazi iso 9001 reel politik standartlarina uygundur mazlum edebiyatindan da, bati hayranligindan da zerre nasibini almamistir. Bu arada reel politik demisken zati muhteremin tum sozlerini dinleyemediniz herhalde. Arkadas, israille isbirligi yapmayi birak, onu taniyan musluman ulkelerin insanlarinin dahi "iranlilarin nefret atesinde yanacagini" salik vermis. Israil ile olan diplomatik iliskilerimizi askeri ve ticari anlasmalari hatirlatmaya gerek yok sanirim. Bu vesileyle turkler ahmedinejadin kalbindeki cennet/cehennem iskan planinda ozel bir yere sahip olsalar gerek. Turkiye cumhuriyetinin once insanlarinin, sonra da devletinin bekaasi icin cikarlarimizi savunan biri olarak, benden bu adama sempati duymam abdye karsi durusunun bize de karsi olan durusunu gormezden gelmeme bahane olmasi beklenemez... burada bu gerceklerin bariz oldugu varsayildigi ve insanlarin okuduklarini anladiklarina inanildigi icin, isin bu kismina deginilmemistir.

Read rest of entry

Church

Yahu bayiliyorum bu amerikalilarin yaraticiliklarina, simdi ecnebilerde hristiyanlarda dogrusu kilise duruma gore ya malum ibadethanedir ya da toptan bir zumreyi belirtir. Katolikler icin vatikan ve tum organizasyonu "the church"tur mormonlar da resmi olarak "the church of the latter saints"tirvs. Yani orada bina kastedilmiyor doktrini ve cemaati farkli olan finansal ozerkligi bulunan ayri dini organizasyonlar kastediliyor. Turkcede benzer bir ayrim yok (olmamasinin nedenlerinden biri de sunni ibadet sisteminin laik devlet sponsorlugunda ve tekelinde olmasi).

Boyle farkli organizasyonlar birbirleriyle fazladan "musteri" icin reyting icin kapisabiliyorlar herkes daha cok taraftar cekmek istiyor.

Texas civarindakiler tam fecaat bu megachurchler joel osteenler filan o kulturun eseri tam bir buyuk sirket gibi idare ediliyorlar ve buyuk sirket gibi bir halkla iliskiler/lobi mekanizmalari var kiliselerin. Ufak tefek olanlarsa etki alanlarini genisletmek icin daha yaratici olmak zorundalar bazisi kilisenin kapisina gokkusagi renginde poster asiyor gayler de gelsin diye. Gecen gun baska bir tanesini gordum dana gibi pankart dikmisler girise soyle:

"ch...ch
what's missing?...you are!" (anlamadiysan bil ki dunyanin sonu degil)

[Dur yinede anlatiyim Kilise - Church demek. Ch..ch whats missing ? diyince church'te eksik olan ne diyor abimiz.

Eksik olan ''ur'' yani ''You are'' Sensin! diyor harbiden yaraticilar yahu. ]

Bunun benzerinin bizde de olmasi lazim
Cami!

C...i
Ne eksik?...
Duyamiyorum, ananin nesi?
Ahahaha
Read rest of entry

Cami Vs Okul

Türkiye'de kaç okul var?
67 bin...
Kaç hastane var?
1220...
Kaç sağlık ocağı var:
6 bin 300...
Peki kaç cami var?
85 bin...
Her 60 bin kişiye 1 hastane düşerken, 350 kişiye 1 cami düşüyor.
Peki kaç kilise var?
270...
Kaç cemevi var?
100.
* * *
Türkiye'de kaç doktor var?
77 bin...
Peki kaç din görevlisi var?
90 bin...
Türkiye'de her 900 kişiye bir doktor düşerken, her 780 kişiye bir din görevlisi düşüyor.
Eğitim-Sen'e göre Türkiye'nin 200 bin öğretmen açığı var.
* * *
Türkiye'de kaç kütüphane var?
1435...
Almanya'da kaç kütüphane var?
11 bin...
Türkiye'nin kaç kentinde devlet tiyatrosu var?
13...
Kaç kentte kuran kursu var?
81...
Bu kursların toplam sayısı kaç?
3852...
* * *
Türkiye'de 1 opera derneği var; 11 bale, 10 heykel, 18 resim, 18 sinema, 38 tiyatro derneği var.
Peki kaç tane "cami yaptırma derneği" var?
35 bin...
* * *
İçişleri Bakanlığı'nın bütçesi ne kadar?
783 trilyon...
Ulaştırma Bakanlığı'nın?
678 trilyon...
Bayındırlık ve İskân Bakanlığı'nın?
677 trilyon...
Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın?
632 trilyon...
Sanayi ve Ticaret Bakanlığı'nın?
280 trilyon...
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'nın?
249 trilyon...
Çevre ve Orman Bakanlığı'nın?
404 trilyon...
Sadece Sünnileri temsil eden Diyanet İşleri Başkanlığı'nın bütçesi ne kadar?
1.3 katrilyon...
8 bakanlığın bütçesi kadar...
22 üniversitenin toplam bütçesine denk...
* * *
Diyanet İşleri Başkanlığı bütçesinin yıldan yıla büyümesine bakalım:
1997'de 66 trilyon.
1998'de 119...
1999'da 180...
2000'de 270...
2001'de 302...
2002'de 553...
2003'te 771...
2004'te 1 katrilyon...
2005'te 1 katrilyon...
2006'da 1,3 katrilyon...
2007'de 2.7 katrilyon...
* * *
Bir ülke, Diyanet'e, bütün üniversitelerine ayırdığı bütçe kadar pay ayırıyor ve bunu son bir yılda ikiye katlıyorsa, doktordan, öğretmenden fazla imam yetiştiriyorsa, hastane değil cami yaptırıyor, kütüphaneden çok Kuran kursu açıyorsa, o ülkenin durup bir daha düşünmesi gerekmez mi?



Bi kere anlamsiz bir istatistiktir. Hagatten 800 kişiye 1 cami dustugunu dusunelim.1 cami nedir?selimiye mi? catalkaya koyunun asmali mescidi mi?!30000 evler eseryel tepe mahallesi barbaros akif kısakurek camii serif-i mi?! Bizim hastanenin mescidi bu sayiya dahil mi? Kac kisi sigar bu camie!? Koridorlara sokaklara tasanlar da cami cemaatine dahil ediliyor mu?! nerededir bu cami? Once bu standardı saglayacak bir atraksiyon kurgulanmalidir.

İki kere. Misal memleketimizde doktor sayısı yetersiz degildir.Son dort-bes yillik donemde en son bes yillik planda ongorulen sayi yakalanmistir.Tip fakulteleri bu hizla mezun vermeye devam ederse muhtemelen on bes seneye kadar ayakkabi boyayan tabibler de görülebilir. Mesele bunların yetersiz dagilimidir. Ogretmen sayisinin hedefleriiskalayip iskalamadigini bilmiyorum ama fen-edebiyat fakultesi cikislilara nanik yapilip ogretmenlik hakki sadece egitim cikislilara verildigine gore cok da eksik olmasa gerek o halde problem yine dagilimdaki dengesizlik. Demek ki neymiş imam-doktor-ogretmensayisi kiyaslamaları o kadar da anlamli degilmis. Diger taraftan kimsenin namaz kilmak gibi bir niyetinin olmadigi bir koye cami yaptırmak masraf etmek hakikaten de abesle istigal. Lakin bu zihniyetimizin baska bir geri tarafindan cikiyor "dinci" neyim olmakla alakali degil."geri" olmak dindar veya dinsiz olmaktan bagimsiz olarak yurdumuzun her kesiminde rastlanabilecek bir hal.Faraza 3 bin nufuslu kasabaya tam tesekkullu devlet hastanesi yapan on bin nufuslu kasabaya fakulte acan zevatin tahtalarindan hangileri noksansa bu da aynı noksandan neset ediyor. Kizini okula göndermeyenin eksik tahtalari ile okula gönderilen kizi iceriye almayanin eksik tahtalarindan yer darligi sebebiyle bahs acamiorum. Ozetlersek cumbur cemaat "curuk tahta civi tutmaz".

Evet siz bu konuda ne dusunuyorsunuz sayin laiklik somuruculeri?!

Simdi kasketi cikaralim kafayi bir kasiyalim düşünelim.acaba konu a) "yahu şu hayati aciklarimiz bir kapansa da cami eksigine sonra sira gelse" mi yoksa b) "baanne baanne ben annamam bu ulkede muslumanlik olmaz oyle alenen ille de muslumancilik oynamak isteyen varsa evinde kosesinde gizli kapakli yapsin manzaramizi bozmasin mi!? Her nerenizdeyse su bakla, cikarsaniz da bir rahatlasaniz artik pek kıvrandiniz (dikkat bu bakla gudumlu bir ithamdır hak etmedigini dusunenler ustune alinmasin lutfen ve merhameten).

Ama birde tumevarimla gidelim bakalim nolucak.Cami sayisindan ote o camileri yaptiran zihniyetin ustunde durmak lazim dedik mi dedik. Cunku camilerin sayisinin fazla olusu bir yerden sonra para israfindan oteye gecemez. Ancak cami sayisinin haddinden fazla oldugunu dile getirip okul ve hastane gibi alanlardaki eksiklik vurgulandiginda dine veya inanca saldiriyormus gibi savunmaya hatta ve hatta saldiriya gecen zihniyet uzun vadede Turkiyeye camilere harcanan fazla paradan cok daha fazla zarar verecektir. Dini duygulari kullanarak somuru yapan ve bu sayede semiren insanlar tabiki okul yerine cami veya hastane yerine mescit yapilmasi icin calisacaktir. Cunku egitimli insan bunlara pirim vermez.

Simdi din elden gidiyor cami sayisi fazla deyip din dusmanligi yapiyorsunuz diyenlere irandaki cami sayisi ile ilgili birkac bilgi vermek gerek. Ancak matematik veya istatistik gibi musbet bilim dallarina pek itibar etmeyen kisiler icin bu verilerin bir sey ifade etmeyecegi aciktir. Ben daha sagduyululara hitap edeyim.
iran'in baskenti tahranda islami rejime gecilmeden once yani 1970'li yillarda toplam 1800 civarinda cami bulunmaktaymis.Islami rejime gecisin ardindan bu sayi 2000li yillara geldigimizde 2300lere yukselmis. Tahranin nufusu 7.5milyon kisi civarinda. Bu nufusun %25'inin camiye gittigini kabul edersek islami rejim ile yonetilmekte olan iranin baskenti tahranda yaklasik 900 kisiye bir cami dustugu gorulecektir.

Bahsi gecen sayilar icin;

http://www.guardian.co.uk/...4263838-103681%2c00.html

(ortalama bir cami kac kisiliktir?iran ve turkiyede benzer insaat prensiplerinin kullanildigi kabul edilebilir.)

Simdi gelin bu sayiyi Turkiyedeki cami sayisi ile karsilastirin.Islami rejim ile yonetilen bir ulke ve modern Turkiye. Biz onlarin sahip oldugu cami sayisinin yaklasik uc katina sahibiz. Bence irandakiler muslumaniz diye ortada dolasmasin. Baksaniza yeterli sayida camileri yok.

Ayrica bu yetersiz cami(!) sayisina ragmen iran kultur bakani "daha cok camiye degil daha cok okula ihtiyacimiz var" diye cikip utanmadan(!) demec veriyor. Ama yni seyi turkiye'de dile getirince din dusmani diyorlar adama.

Bu sahsin demeci icin

http://www.farsinet.com/news/oct99wk3.html#minister

Tum bunlar ortada duruken okul veya hastane sayisinin eksikligini(halbuki yok boyle bir eksikligimiz dagilimda problem dedik) bahane ederek dine saldiriyorsunuz diyen aymazlara daha dogrusu din somuruculerine bu konuda ne diyorsunuz diye sormak lazim.
Eet bu konuda ne dusunuyorsunuz sayin din somuruculeri?!
Tumevarim dedik demekki iranla aramizda epeyce ucuk farklar varmis bu kista gelmez bu seriat rahat olun.
O kadar konustuk laiklikten bahsetmedik. Sekulerizm laiklikten daha iyi bir yontem bence. Degistirelim.
Read rest of entry

Ermeni Lobisi'nin Izdusumu





Bizim memlekette boyle konjunkturden bagimsiz bir lobi kavrami var ilk lafini ettigin zaman tartismayi kazaniyorsun karsidaki de dunyadan habersiz saftirik oluveriyor. Yani finans cevrelerindeki ermeni lobisi (artik neyse nasilsa bunlar lehman brothersin hademesi odasina buyuk ermenistan haritasini mi asmis salla gitsin nasilsa tutan bir iki ornek bulunur) oyle bir olusum ki turkiyenin g-20 uyesi olmasindan askeriyesinin stratejik oneminden falan bagimsiz olarak, kacinilmaz bicimde dunyayi bize karsi birlestirecek. Lobiyle. Konusarak rusvet vererek falan. Oyle isliyor ya bu isler. Turkiye ise dunyanin en buyuk 16. ekonomisi olarak etkisiz eleman. Ab ulkeleri turkiyeyle olan yuz milyonlarca euroluk iliskileri, en etkin uyesi almanyadaki turk nufusunun politik gucunu bir kenara atacaklar cunku entrikada ustalasmis ermeni lobicileri oyle diyor. Butun ulkelerin cikarlari, karsiliginda ne alacaklari muallak bir ermenistan destegine toprak talep etmek suretiyle turkiyeyle iliskileri kulliyen yoketmeye dayali. Boyle rasyonel adamlar bu avrupalilar reelpolitik bismarck falan, boyle ele gecirdiler dunyayi.

Nato think tank askeriye falan diyerek bu durumu bastan izah etmeye calisanlar da hiyar ilan ediliyorlar. Bir de ben deneyeyim bir ornekle (nilhanay beyaz saraydan bildiriyor): Abdde periyodik olarak ermeni soykirimi zart zurt tasarisi gundeme gelir. Kim getirir? Kongreadamlari valiler falan. Alabama valisi kuzey dakota senatoru degil tabii ermenilerin bolca yasadigi kaliforniyadakilerden gelir. Niye gelir? Oy icin, daha dogrusu secim kampanyasi finansmasi icin. Yerel politika yani. Dc'de de degisik derecede lobi yapan uzantilari var. Orada is ulusal boyuta ulasiyor bunlar baskentte bir dereceye kadar destek bulurlar cunku amerika bu mevzuyu kullanarak arada bir sopa gosterir baska bir konuda avantaj saglamak icin sonra da geri ceker. Tit for tat, quid pro quo, carpe diem ve cest la vie, dolayisiyla qed.

Ulusal duzeyde, ornegin baskan obama'nin oy/finansman kaygisi tipki yerel politikacilar gibi var. Ama bunun yaninda Turkiye elciliginden gelebilecek Incirlik konulu telefonlari da dusunmesi gerekiyor, yahut turkiyenin bir sonraki ucak alimlarinda alman firmalarini secme ihtimali savunma lobisini bizim icin calistiriyor. Hani bu kadar lobi merkezli dusunenler var diye soyluyorum, abdnin en kuvvetli lobisi olan aipac da genelde bize destek oluyor. Niye? Cunku disimin kovuguna yetmeyecek Ermenistanla iyi iliskiler kuracagim diye bolgedeki en guclu muttefiki kusturmenin manasizligi asikar.

Kaldi ki bu senaryo gorece az zararli bir konuda. Turkiyeyi iki arada bir derede birakmayi riske edebilecekleri, onca konu arasinda bunu on plana cikarmayi gerek gormeyecekleri bir durum. Yoksa tazminattan hele hele toprak talebinden falan bahsediyorsan o ermeni lobisinin kongredeki adamlari agizlarini acamadan disisleri bakanligindan, ulusal guvenlik danismanina genelkurmay baskanligindan, ticaret bakanligina kadar hukumetin icinde veya disinda ne kadar akliselim insan varsa bunlari yaka paca sustururlar kongrede oylamaya falan bile getirmezler. Turkiyenin karsi lobi yapmasina bile gerek yok durdugu yerde agirligi yeter. (ver gaz)

Ozur mevzusuna gelince, Enver pasa'nin kis vakti cosan panturkizm fantazileri ve ufak rus birligine karsi gosterdigi taktik dehasi icin ermeni siviller bize ozur demedikce birak soykirim iddiasini dinlemeyi suradan suraya adimimi atmam. Hele bir de tasnak hincak cemiyeti varken topyekun yurtlarindan kovdugumuz icin biz ozur diyecegiz, yok artik. Bebek katili pkk yuzunden kurt nufusunu suriyeye surmek de ozur dilenecek bir durum olsun o zaman. Hem onlar da 1. dunya savasi guney cephesinde ingilizlere karsi savasirken cektigimiz lojistik eksikliklerimize uzulup ozur dememislerdi. Kadin halimle boyle mantik mantik ugrastiriyorsunuz. Biraz da duygu istiyorum ihtiras ask nefret verin bana kafami karistirin.
Read rest of entry

20 Mayıs 2008 Salı

Nazi's in Israel



Butun gucler emperyalist politikalarini, nefsi mudafaa olarak portre etme gayretine girer ki gercekten de yapabileceginiz en buyuk hayvanliklari bile bir sekilde "varligimi koruyorum" kilifina sokabilirsiniz. Burada sorun, sana potansiyel olarak 1 birim yarar saglayacak bir hareketin baskasina 100 birim zarar saglamasidir. Israilin golan tepelerini ele gecirmesi bir nefsi mudafaa olarak savunulabilir. Israilin, arap toplama kamplarina gidip settlementlar (yerleske site, ne haltsa) kurmasi da nefsi mudafaadir piskinlik derecesine gore. Fakat arada derece farki vardir ve insanlik da rasyonellikte bu farkta yatar. Anlatmaya calistigim mantik su:

1-] Arap sivillerin evini barkini topragini calmis onlari yasanilmasi imkansiz toplama kamplarina tikmissin (multeci kampi demeye pek dilim varmiyor, insan kendi topragi uzerinde bu kadar uzun sure multeci olmaz)

2-] Bu multecilerin uluslararasi hukuka gore savas bittikten sonra geri donup topraklarini evlerini almaya haklari var, bunu onyillar boyunca reddetmissin

3-] Issizligin yuzde 50leri gectigi o dandik yerlerden insanlarin cikmasina izin vermedigin gibi sorumlulugunda olmasina ragmen oralara yatirim da yapmamissin

4-] Bunun ustune utanmadan o toplama kamplarini da isgal etmissin. Ornegin 1.2 milyon insanin yasadigi kic kadar gazze seridine girip buralarin yuzde 30unu hepi topu 10 bin yahudi yerlesecek diye villalarla, yahudilere ait otoyollarla parklarla bahcelerle isgal etmissin. Ustelik bu yerleskeleri de stratejik bicimde arap bolgelerini kontrol altina alacak sekilde dagitmis aralarini otoyollarla baglamis, ozellikle su kaynaklarini cevrelemissin. Yani kendi evlerinden kovulup coplukte yasamaya zorlanan araplara orada dahi seyahat hakki tanimiyorken halihazirda bir de bu isgal ustune isgalle, onlari tamamen boyun egmeye zorlamissin.

5-] Bir devlet statusu kazandirilmadiklari icin hava sahasi deniz kontrolu sinir butunlugu gibi haklarin eksikliginden zaten bahsetmeye gerek yok.

6-] Uluslarasi arenada da gercegin farkinda olan devletleri abd araciligiyla susturmus (bmde 150 kusura karsilik 1 veya 2 oylamalarla)

7-] Bati halklarina da araplari, israilin toprak butunlugune riayet etmeyen fundamentalist barbarlar olarak gostermeyi basarmissin

8-] Boyle olsalar dahi onlari bu hale getirenin senin politikalarin oldugunun dusunulmesini anti semitik gibi etiketlerle engellemissin (eger dusunen baska bir yahudiyse etiket self hating jew olmus)

9-] Yine de bir sekilde orgutlenmeye calisanlara da, hicbir uluslararasi merciye hesap verme derdi olmadan kafana gore roketlerle suikast yapmis, kafana gore de kacirmissin.Bunlarin binlercesinin kim olduklari suclarinin ne olduklari belli degil, elimizde olan tek sey idfin standart aciklamalari arada kaynayan siviller de elbette hep "uzucu ama gerekli".

10-] Bu kacirilan insanlarin hicbir tarafsiz denetime gozetime izin verilmeden tutulup, muhtemelen uydurulmus/abartilmis kanitlarla yargilanmalarini gectim 1000in uzerinde sivil icin bunu dahi yapmaya gerek gormemis yani suclama dahi getirmeden yillarca hapiste tutmussun.

Simdi bu kadar gercegin ustune soslu edebiyat gibi gelecek ama ben bunlara toptan bakinca bir tek sey goruyorum, insanin ruhunun kirilmasi. Bir filistinlinin bunlara bakip umut diye bir seye sahip olabilmesi, direnme gucunun olmasi bana inanilmaz geliyor. Hatta yasamlarinin her alaninda o kadar baski var ki her donemecte o kadar ezilmisler ki nefret etmeye dahi gucleri kalmasi sasilacak birsey. Hicbirimiz boyle yasamadigimiz icin hicbir zaman bu kadar umutsuz ve amacsiz kalmadigimiz icin bu psikolojiyi anlamamiza imkan yok ben de ancak okuduklarima gezip gorduklerime ve tanistigim insanlara bakip tahmin yurutebiliyorum.

Ve isin kotusu zamanla dusman degisiyor. Yani israilden nefret edecek gucunuz kalsa dahi sartlarin neden oldugu issizlik egitimsizlik vs icinde insanin daha temel sorunlari ortaya cikiyor. Bu eksiklikler yuzunden bir sure sonra toplum duzgun dusunemediginden dusunecek altyapiya sahip olamadigindan hafizasiz ve kor bir hayvan gibi aci icinde ve ancak hemen etrafindaki acil zorluklarla mucadele edebilecek gucu/zamani oldugundan, israil arkaplana geriliyor.

Eger insanlari bir odaya doldurup, beyinlerine verdiginiz ufak elektrik soklariyla onlari sinirli tutarsaniz yeterince bir sure sonunda o insanlar sizi unutup birbirleriyle kavga edeceklerdir. Onlar bu genel tabloyu unutmasalar, o odada dogup buyuyen cocuklari unutacak. Sonra odaya bakan biri de diyecek ki "bu adamlar barbar bunlari salsak ya birbirlerini yerler ya da bizi, biz kendimizi koruyoruz."
Olu sayisina gelince filistinliler '' bu menfur saldirilar direncimizi guclendirmekten baska bir ise yaramayacaktir'' mottosuyla yollarina devam edeceklerdir.

Diyecegim, bunlarin savunulacak bir tarafi yok. Ahlak mahlak bakimindan da demiyorum manyak bir israil milliyetcisi de olsaniz savunulamaz. Yani Suriyenin Misirin gecmis yillardaki firsatciliklarina iranin uzun vade emellerine bakip Israili Isvecle ayni standartlarda degerlendiremeyiz, lakin yukarda degindigim noktalar bu konjunkture uyan seyler degil israili daha guvenli yapan seyler degil. Birak "israil'e 1 birim yarar araplara 100 birim zarar" geyigini ortada o 1 birim yarar da kalmiyor uzun vadede.

Israil halkinin devletlerinin politikalarini etkileyememesi de bir garip konu.Kac gundur medyadan takip ediyorum. Demokrasi geygine de israil halkinin yuzde 80inin bunu destekledigi soylenip duruluyor. Destekliyor da neyi ama essogluessek, karsilik verme hakki baska birsey boyle karsilik verme hakki baska (Bir roket bir insani oldurur ama ekonomik yapiya saldirilar onbinlerin sefil olmasi demek) Israil hamasi vaadettigi gibi bitirecekse, filistinin hasarini savas sonrasi tazminat seklinde odeyecek mi? Hamas gerillasi olmadigi anlasilan bilmem kac sivil olu icin para vermeyi dusunecekler mi? Enerji santralleri yaptiracaklar mi?!Bunlari yapsalar bile hakli olmazlar ya ama iste karsilik verme hakki derken bunun dogasindan da bahsedilmesi lazim. Kaldi ki filistinin bombalanmasinin hakliligiyla israil halkinin, muhtemelen muthis bir propagandayla olusmus goruslerinin ne alakasi var. Biz burada bir araya gelip hemfikir olsak, washingtonun havaya ucmasi normal mi olacak. Boyle tartismalar yok. saaak bir istatikstik,
% 80.

Sonra hiyarin tekinin sesi :

Yeah john israelis are united behind their armed forces, providing full support gak guk
Read rest of entry

12 Mayıs 2008 Pazartesi

Amerika Nukleer Enerjiye Donuyor

Bushun yeni yaptigi bir duyurusunu dinledim artik amerika da nukleer enerjiye donus yapiyormus hayirli olsun.

4 dakika 54 saniye boyunca 40 yillik nucleara sayisiz kereler "nukular" dedigi bu konusmasinda amerikanin dis enerji kaynaklarina bagimliligini azaltmak icin "global nuclear energy partnership" denen bir girisimleri oldugunu anlatti.

Efendim amerika 1970lerden beri hic yeni nukleer santral kurmazken ve enerji uretiminin sadece yuzde 20si nukleerken fransa 58 tane kurmus ve bunlar enerji ihtiyacinin yuzde 78ini karsiliyorlarmis.

Bu girisim dogrultusunda abd fransa, rusya ve japonya gibi ulkeler arasinda nukleer enerjiyle alakali teknolojileri gelistirmek ve daha ekonomik yollar bulmak amacli ortak calisma gruplari kurulacakmis.

Yani dunya nukleer enerjiden caymayacak daha uzun bir sure. Tabii tek etken disa bagimlilik hususu degil ama bu radyo duyurusunun venezuella lideri chavezin "abd benim solcu rejimim hakkinda fazla laga luga yapmasin petrol satisini zart diye keserim" tehditiyle ayni gune denk gelmesi de guzel bir tesaduf oldu.



Turkiye'nin Nukleer Santral Kurma Projesi vardi birde bakiyorumda yine bolunmusuz bu konuda da.

Bilimi kaynak gosterip nukleer enerjiyi desteklemek nasil bir mantiktir milyonlarca insani tehlikeye sokacak..''
diyor bir kisim ic mihraklar.

Nukleer enerji konusunda bilimin gercekten ne isi var ben de merak etmedim degil sonucta fuzyon da fisyon da insani konular kalp gozuyle anlasilacak, feng shuiyle formule edilecek, allahla kul arasindaki konular. Ama bir de baktim ki, nukleer enerjinin milyonlarca insani tehlike altina sokabilecek olup olmadiginin retorikten cikip somutlastirilabilmesinin de tek yolu yine bilimdir bilimsel metodtur.

Hangi sartlar altinda ne kadar risk aliyoruz kotu senaryolar nedir depreme karsi ne yapilir gibi konular mevlana evrensel kardeslik birligi sempozyumlarinda "peki ya insan?" konulu siirlerle degil, yine bilimsel kurul raporlariyla konferanslarla incelenir.

Herhalde fransiz hukumetleri 58 tane nukleer santrali gozunu para ve teknoloji hirsi burumus isvicreli bilimadamlarinin "siktiret hacim vatandaslarini, burada bilimsel veriden bahsediyoruz hem bir tane cernobil felaketi de politika hayatinizi bitirecek, 58 cernobil felaketi de bogulacaksan buyuk denizde bogul" telkinleriyle kurmadi.

Ama bir yandan da insan killanmiyor degil. Gozumun onune bir ara Turkiye'de bir hastanenin yemek artigi atarmis gibi ortaliga bir radyoaktif maddeyi biraktigi zamanlar geliyor. Ise yarar birseyler bulmak amaciyla copleri yagmalayan iki uc vatandas uzerinde uyari bulunmayan bulunsa da anlamayacaklari bu atik yuzunden bok yoluna gitmislerdi. Ama asil felaket, cem yilmazin da sonradan malzeme yaptigi polis kordonunun icine arasira dalip biraz oyalandiktan sonra radyasyondan kosarak kacan adamlarin manzarasiydi. Bu muthis bilincle turkiyede kurulacak santraller ne kadar guvenli olur bilinmez. Bir facia olsa millet ertesi gun radyasyon muskasi alip aynen hayatina devam edebilir

Yoksa bu ise mi girsek?

Sadece 35 dolara uranyum muskasi. Ekstra notrino korumali pozitron aromali. Icerdigi provitamin b-5 duasi sayesinde de isyerinde patrona yavsayan gicik karinin saclari avuc avuc dokulurken sizinkiler ahenkle dansedecek. Eger simdi ararsaniz, herkes radyasyondan oldugunde yalnizliktan bunalmamaniz icin bir cift stres topu da bedava. Hemen arayin.

Read rest of entry

Elektro Manyetizma

Komünist, vicdanını yahudi "Marks"a satmış olan vatansız serseri demektir.

İkinci düşman yahudidir. Onun Allahı paradır.

N. Atsiz


Yine ayni zirvalar elektromanyetizmin dorduncu onemli formulunu aklima getirdi: Aptal sagcilar, aptal solculardan daha kalabalik ve daha aptaldirlar.

Maxwell'in musaadesiyle bu formulu solcu yerine x koyarak genisletebiliriz. Asiri milliyetciler diger her turlu asirilardan her daim daha igrenc olmak zorundalar, tuzuklerinde yaziyor. Onlar ne vurup kirarlarsa bunlar 5 fazlasini vurup kiracak, onlar ne slogan atarlarsan bunlar daha gerzegini yaratip yayacaklardir. Hele bir de acayip bir din sentezleri oluyor, ayni dakika icinde satanizme komunizme liberalizme ermenizme tokat atabiliyorlar.

18 Mart, Türklerle İngilizlerin karşı karşıya çarpıştıkları gündür. 16 Mart ise İngilizlerin Türkleri arkadan vurdukları gündür. İngilizler birincisinde bozulmuşlar, ikincisinde kazanmışlardı(!).Bu gösteriyor ki İngilizler arkadan vurmadıkça bizimle boy ölçüşecek askerler değildirler

Evet Kut Al Amaradan sonra sehirleri tek kursun atmadan terk edince arkana bile donup bakmadan kacinca, haliyle arkadan vurmus oluyor ingilizler.
Read rest of entry

2 Mayıs 2008 Cuma

What if - Ottoman Attack Wien ?!? Viyana Kusatmasi


What if diye bir kitap var askeri tarihciler, bazi donum noktalarinda ya boyle olsaydi diye kafa yormuslar. Bir senaryo da, Kanuninin (yahut avrupanin bildigi sekliyle magnificient, lakaba bak hizaya gel) birkac sene bekleyip, ustune ustuk en agir yagmurlarin yasandigi sene geri donmeyi secmek yerine, mohac savasinin hemen ertesinde viyanaya yurumesi halinde neler olacagiydi. Tabii butun avrupa osmanlinin olurdu biraz atmasyon bir cikarim, eninde sonunda avrupanin birlesik gucu osmanliyi yenecek gucte, hele ki diger cepheler de bu kadar genislemisken, ama yine de sirf Habsburglara olan etkisi yuzunden dahi fantastik sonuclar doguracakti.

Fakat Suleymanin baska isleri vardi demek ki hemen saldirmadi, 1529a kadar bekledi. Zaten iki dakka yerinde rahat duramadigi icin gidip Avusturya "co-imparatoru" 2. Ferdi'den Viyana'yi kosulsuz teslim etmesini talep ediyor. Imparator “biz zayif olabiliriz ama tanriya guveniyoruz bizi koruyacak ve en gucluleri bile koltuklarindan edecektir” diye cevap veriyor. Suleyman da mesaj kagidini burusturup cope atiyor, fakat isabet ettiremeyince sinirlenip Viyana'yi kusatmaya geliyor..(Adam masallah scott tenorman must diedaki cartman gibi, yan baksan anneni babani kiyma yapip, tam o yan baktigin noktada sana yedirir)

Ve Osmanli kuklasi macar kralinin birliklerinin onculugunde ben diyeyim 100, siz deyin 150 bin adami, 16 bin kisi tarafindan savunulan ve Rodosla karsilastirildiginda dandik surlarla (bazi yerlerde kalinlik 1.5 metreymis sadece) cevrilmis Viyanaya getirdi. Peki bu aralar Avusturya'nin durumu nasil? Hamdolsun, sizleri sormali.(tamam tamam igrenc espri kabul.) Fakat mohac zaferinin aksine, buradaki dusman cok daha profesyonel disiplinli ve cesur.1700 Alman da yardima geliyor ama Berlindeki Alman Prensligi tarafsiz kaliyor. Bu gelen Alman grubun icinde meshur bir "kusatma savunmacisi" da var (zamaninin en gozde meslegi). Birak bu braveheart agizlarini diyenler icin daha onemli bir husus, yagmurlar yuzunden suleymanin agir toplarini arkada birakmak zorunda kalisi. Tuneller yine basariyla durdurulunca (ne zaman bir halta yaradilar onu da bilmiyorum), kisin iyice yaklasmasiyla Suleyman, son bir saldiri yapiyor sehre ilk girecek kisiye buyuk oduller vaadederek.Bu arada saldirilardan once birkac tutukluyu surlardan gorunecek sekilde kaziga oturtmusuz, savunmacilarin morali bozulsun diye. Bunu da hic anlamam onumde biri kaziga oturtulursa teslim olacagim varsa da olmam be. Hani “turkler tutuklulara surlarin onunde ziyafet verdi tatlilar her mahkuma, bogaz manzarali arazi tapulari ustunde servis edildi” filan denilse anlayacagim. Bende teslim olurum o zaman.
Saldiri basarisiz olunca, o gece Avusturyalilar dusman kampindan buyuk bir bagiris cigiris silsilesi duymuslar, geri cekilme hazirligi olarak esirler olduruluyormus. Ordu budaya dondugunde, macar yalakasi sultani “buyuk zaferi” icin tebrik etmis, ben olsam dalga mi geciyosun essogluessek diye carpardim suratina.

[ Imparatorluk (genelde ikinci mehmetten sonrasi icin gecerli) savas odakli oldugundan, o kadar organize bir askeri yapilanma varmis ki, 1550lerde perslere saldirdigimizda, Iran Sahi ordunun gececegi yerleri onceden yakip kurak birakmasinin lojistigimiz sayesinde zerre etkisi olmamis. Ozellikle askeri kamplarin nizami, gunun sartlarina gore mukemmelmis. 1681'de bir avrupali gorevli Suleymanin ordusunu savas kampinda gozlemlediginde, “bu kadar disiplinli ve mukemmel birliklerle isterse tum Avrupayi ele gecirebilir” yazmis gunlugune.]

Bu gazi sindirmek icin bir nefes alin, eveeet, simdi de 2007-08 oecd raporuna bakip kendinize gelin.

Geri cekilis zor olmasina ragmen, yenilgi sonrasi olmadigi icin olsa gerek, 3 sene sonra sultan daha bile buyuk bir orduyla geri donmus Macaristan diyarlarina. Hala Avusturya krali ferdinandin elinde olan macar topraklarina saldirayim demis Viyana'ya yurumeden once ve orada, tam anlamiyla el kadar bir kaleye saldiran orduyu, sadece 700 savunmaci, Viyananin dayandigi kadar dayanarak oyalamislar. Olay mahaline sonradan ulasan Sultan Suleyman, veziri azamin onerisi uzerine kale kumandanini cagirarak, adamlarini serbest birakabilecegini, karsiliginda gostermelik bicimde kendisine teslim olmalari gerektigini iceriye girecek tek osmanli birliginin bayrak cekmek icin gonderilen ufak bir grup olacagini soylemis. Ne veziri azam, ne de kanuni koca ordunun sadece 700 kisi tarafindan oyalandigini bilmiyorlarmis. Tabii komutan kabul etmis oneriyi ordu da epey vakit kaybettigi icin Viyana'ya falan yurumemis, onun yerine ferdinandi, iki tarafa da rahatlik veren bir anlasma yapilmasina zorlamak icin kullanilmislar. Aslinda nihai amaclarinin kesinlikle viyana olup olmadigindan emin degilim ama oyleyse, bu 700 manyak yuzunden tarih degismis olabilir.

Kocaman bir cilgin olan suleyman, moralini bozmak bir yana, 1537de tipki fatihin yaptigi gibi, beklenmedik bir anda italyaya adam cikarmis ve 8 bin akinci ic taraflari yagmalamaya baslamis. Fakat kuzeyden umulan fransiz istilasi gerceklesmeyince, bu birlikleri sonunda geri cekmek zorunda kalmis. Gerci askeri tarihten bahsediyoruz ama suleymanin kanuni diye anilmasinin nedeni de, seriata bir nevi bir cila cekerek pratik bir dizi kanunun cikarilmasi ve bunlarin dini kiliflara uydurulmasidir.

Kariyerinin sonunda, yani eski rodoslu yeni maltalilari kusatmasinin basarisiz oldugu yilin ilerleyen aylarinda, 72 yasindayken, suleyman hayatinin son seferine cikiyor. Toplamda 13. Macaristana karsi 7. olan bu seferde sagligi o kadar kotuymus ki, ata binecek hali kalmamis, el ustunde tasiniyormus. Zigetvar kusatmasi basariya ulasmadan hemen once oluvermis cadirinda. Kusatilan kale kumandani olumu bilmediginden ve kalenin dusmesi an meselesi oldugundan, geriye kalan 600 adamiyla beraber bir intihar saldirisi planlamis. Komutan adamlarinin basinda kaleden cikip, son saldiriya hazirlanan osmanli birliklerine dogru deli gibi kosturmus ve daha onlara ulasamadan iki kursunla oldurulmus, cogu askeri gibi. bu carpismadan sonra kaleye girmis bizimkiler ama herhalde bir bubi tuzagi sonucu cephanelik patlayinca epey adam telef olmus savasin bittigini sandiklari sirada. Zafer kutlamalari Suleyman'in adina cikarilmis ve olum haberi tam 3 hafta boyunca bircok ust duzey gorevliden bile saklanmis, hatta sultanin doktorunu bogmuslar haber duyulmasin diye.

Olumunden sonra yerine selim geciyor, ayyasin tekiymis. Hatta en buyuk basarisi olan, kibrisin venediklilerin elinden alinmasi plani dahi ickiye baglanmis halk arasinda, Kibris sarabi en cok sevdigi sarapmis denerek. Ote yandan ironik bicimde Kibris harekatinin Nicosia ayagi bir dinsel fanatiklik ornegi olmus esir pazarinda satilmaya uygun olmayanlar disinda herkesin oldurulmesinin yaninda, sehirdeki butun domuzlarda kesilmis ve cesetleri, insan cesetleriyle karistirilmis. kibrisin diger direnis noktasi famagustada ise, 40 bin ermeni iscinin kullanilmasiyla oyle bir siper sistemi kazilmis ki butun ordu ayni anda icine sigabiliyor ve atlilarin sadece mizraklarinin ucu gorulebiliyormus. Yine bu saldirida canbulat efsanesi doguyor. Bir kulenin giris noktalarindan birinde, bicak ve kiliclardan yapilmis bir bicerdover yerlestirilmis, canbulat da manyak gibi bunun ustune yuruyor ve tabii parcalara ayriliyor ama aleti de bozmus oluyor ayni zamanda. Bugun de o kulenin altinda gomuluymus, gidenler baksin.

Kibris harekatindan cok daha unlu olan lepanto (inebahti deniz savasi), kibrisi kurtarmaya gelen ama gec kalan donanmanin, “o kadar yolu bosuna mi geldik” mantigiyla turk filosuna saldirmasiyla gerceklesiyor. Epey buyuk bir savasmis, bizim 270 gemimize karsilik onlarin 220 gemisi var fakat bizimkilerden daha buyuk ve etkili galleasse denen 6 gemi sayesinde denge hristiyan donanmasinin lehine donuyor. Savasa katilsinlar diye hristiyanlar 15 bin kurek mahkumunu zincirlerinden saliyorlar ve bu muthis kargasadan sadece 6 osmanli gemisi kurtuluyor, sulara gomulen 25 bin adamin ardindan. hristiyan donanmasinda ise sadece 15 gemi batmis ve 7566 kisi olmus. Lepanto bizim acimizdan tam bir bozgun bu yuzden ve avrupada da hristiyanligin kurtulusu olarak kutlanmis (seferin asil amaci olan kibrisin durumu ise tamamen unutulmus) fakat etkisi biraz abartiliyor elbette. Bozgunsa bozgun ama masallah osmanlida adam ve askeri kaynak sikintisi olmadigi icin iki sene icinde donanma yeniden yapilmis ve “biz Kibris'i alarak venedikin kolunu kestik ama siz anca sakalimizi tras ettiniz” babalanmasi hak kazanmis.

Venediklilerin ugradigi zarar, onlari Osmanliyla yeni anlasmalar yapmaya zorluyor ve bu da akdenizde osmanlinin ana rakibi olarak bir tek ispanyayi birakiyor. Fakat bu aralar ispanyollarin dikkati baska yerlerde oldugu gibi, bizim de tum maddi kaynaklarimiz iranla girdigimiz ve nihai olarak bir halta yolacmayan 12 senelik bir savasa harcaniyor. Bununla birlikte 1593’te, 13 yil savaslari denen ve yine Avusturyayla olan mucadelemiz esnasinda macaristani mahveden bir savas basliyor. Mohac zamanindaki gibi bir o taraf bir seri kaleyi ve sehri ele geciriyor, bir obur taraf. Kerestes denen bir carpismada, osmanli tarafi yenilip kamp basilinca, o ana kadar cok disiplinli olan hristiyan suvariler bir anda kendilerini yagma cilginligina kaptiriyorlar. Neredeyse hepsinin hazineden gozu dondugu icin atlarindan iniyorlar ve bu sirada yedekte bekleyen bir osmanli kuvveti kampi basip bunlari harciyor. Mohac kadar buyuk bir bozgun oldugundan avusturya imparatoru o seneki noel kutlamalarini yasakliyor, fakat savas sonunda osmanli birliklerine verilen disiplin cezalari fazla agir oldugundan bu askeri basari yeterince iyi degerlendirilemiyor ve savas uzadikca uzuyor. Iran tarafinda yeni bir savasin ufukta gorulmesi uzerine, zitvatoruk antlasmasiyla bir hristiyan yorumcunun “the slaughterhouse of men” diye tanimladigi bu kanli defteri kapamaya zorlaniyoruz.
Read rest of entry

1 Mayıs 2008 Perşembe

Havana - Kuba





Efenim yil 1684 o sene vize sorunlari ve geride biraktigimiz toplar yuzunden viyanaya girememisiz, ama genc ve guclu oldugumuzdan yilmayip kapagi Kuba'ya atmisiz

Herseyden once sunu belirteyim, deniz-ot-plaj-ot-puro-ot-ot-alkol-ot-silah-ot-ot hexagonu icindeki anlatilan tum entrikalar, tum efsaneler sonuna kadar dogru. Hatta az bile. Ornegin biz ucaktan indik, daha o dandik terminalin kapisindan elimizde bavullarla cikar cikmaz dilenen, ot satmaya calisan, harac isteyen veya hepsini ayni anda yapmaya calisan bir suru adam ustumuze cullandi. Guc bela minibusu bulduk bizi pansiyona goturecek, sofor daha besinci dakkada yoldan cikti kapkaranlik tarlaya daldi. Karanligin ortasinda selektor yapan bir arac var. Biz kurbanlik koyun gibi bakiniyoruz. O arabadan minibuse kasa kasa icki attilar. Muavin de o arada bir yerlerden bir torba cikardi ( torba derken cop torbasi boyutlarinda ) ici turlu turlu ot dolu. Yarim saat sonra minibus tamamen dumanalti, herkes kolkola girmis ''commandante che guavera'' mirildaniyor, soforun bir elinde esrar bir elinde bira, tek seritli toprak yolda gecen yuzyildan kalma aracini son hizda kullanip diziyle idare etmeye calisiyor, milletin kafasi da buna bakip gulecek kadar musmula olmus durumda. Bir noktadan sonra ortam iyice surreal bir hal aldi, askerler yolu kesmis arabanin icinde boyum kadar tufekle adamlar dolaniyor benim gozume ertesi gunku 3. sayfa haberler geliyor "basarili turk genci tatil icin gittigi havana'da kiyma halindeyken bulundu", annem "kizima nasil kiydiniz" diye dovunurken babam araya pun intended parantezleriyle giriyor filan. Oyle dadaist hayallere dalmisken pansiyona geliyoruz, resepsiyondaki kadin, odamizi bize gosteren eleman, temizlikci kadin, bekci, vb her turlu canli bize ot satmaya calisiyor. Fakat biz reddettikce level atliyoruz mesela taksici baska baska uyusturucular cikariyor koltugunun altindaki zuladan. Isim olmaz diye cikiyorum, kosedeki jerk chickenciya gidiyorum, adamin cantasi silah dolu korunmaniz lazim diye bize uzi gibi gorunen fantastik hucum silahlari kakalamaya ugrasiyor. Isin garip tarafi bu dunyanin en pislik adamlarinin yaninda kendimi guvende hissediyorum. Herhalde oldurecek olsa simdiye kadar oldururdu dedigimdendir. Zaten ot, eroin, silah, kumar gibi engelleri asip level 27 mage olunca konu bir anda bu pisliklerin karilariyla/kocalariyla olan sorunlarindan, ne olacak bu kubanin halinden, su bizim oglani da bir baltaya sap edemedik serzenislerinden aciliyor, o yuzden yaninda 30 saniyeden fazla hayatta kalabildigin herkesle canciger kuzu sarmasi oluyorsun.

Tabii artik o havana muhabbetleri de bizi gecti, kimsenin gobeginden jelly shot atmak icin egilemem,yaslandim belim agriyor zaten. 18 yasindaki adrenalin ve dinamizm yigini malak genclik olmadan kuba nasil olur, dogal guzellikleri nedir, hicbir fikrim yok. Zaten hafizaya guvenmekle hata ettik simdiki aklim olsa bol bol fotograf ceker, 3. kisilerin anilariymiscasina bakar bakar ic gecirirdim.

Aklimda kalan bir iki an var sadece pansiyonda gece oturuyorduk, bize dediler unlu bir grup geliyor. Heyy heyyy yuppi muppi fasli iste. Biz de oturduk yemek falan var masada guzel guzel, bir taraftan yiyoruz bir taraftan iciyoruz. [Yalniz oyle bir suru para bayilip en onden koltukta filan izlenecek bir grup degil bu. Soyle amfitiyatro seklinde bir cim alanda, piknik yaparken yayilacaksin tepelerde bir yerde, hava guzel, alkol aldik mi sorusuna hic dusunmeden almaz olur muyuz be amirim diyecek kadar kafalar rahat, ohhh una notte a napoli girecek arkadan.. Hersey agir agir, suratta hic gitmeyen malak bir gulumseme. Hayat budur kardesim.]

Iste buna benzer duygular esliginde grubun sahneye cikisini izlerken, arkadan duydugum turkce konusan bir sesle irkildim. Bu sesin sahibi, eski bir arkadasim cikmasin mi? Epey bir saskinlik ,ondan sonra sohbet muhabbet iste. O ara bir gosteri yapilacak kubali manyagin biri bir kurusiki getirmis ileriyede bir elma koydular. Kubali animatoromuz bizim masaya geldi, masadaki sirp arkadasi aldi, nerelisin falan filan. Sirpim gak guk. Bir yandan muhabbet bir yandan da bunlar elmayi vurmaya calisiyorlar. Bende olacaklari izliyorum sandalyeye oturmus.

O sirada bizimkiyle yanindaki arkadasi atladilar ortaya. Kubalidan silahi istiyorlar. O da soruyor nerelesiniz falan birde ananos cekiyor. Eveaaattt Turkler atis yapacak vs.
Bizimki direk konuya dahil oldu

- Give it to the master. I can shoot anything u show me. ( Ver bakayim o silahi abine )

Kubalida tepki yok verdi silahi.

- I ve been to Turkish army for one year ( 1 yil orduda takildim ben )

Tepki yok herkes izliyor.

- Look! ( comeldi nisan aldi, yalniz kic catali acildi bunun orada)

- Yes! ( atesledi silah patlar, ama elmada tik yok )

Kubali animatorle benim sirp arkadas bir elmaya birde catala bakarlar.

Sirp, '' That's why they lost whole empire '' ( iste koca imparatorlugu boyle kaybettiler )

Neyse bozulmustu biraz sonra tekrar geldiler masaya bende tum vakurlugumla, Turk misafirperverligine uygun olarak, kendisine ekmek ikram ettim, o da kisaca kepekli ekmekten yana oldugunu belirtti. Kalabaligin arasinda bir hengamede vuku bulan bu olayi o hatirlamayabilir ama ben omrumun sonuna kadar unutmayacagim. Zira her allahin gunu kepek ekmek yiyen ben, sirf o gune mahsus normal ekmek istemistim. Eger her zamanki gibi kepek ekmegi isteseydim, ona bunu ikram etmis olsam, o da bana mutesekkir kalsa, hayatinda yedigi en taze kepek ekmegini kendisine tattiran bu esrarengiz kadini daha yakindan tanimak istese, birbirimizin gozunun icine bakip "ben mi seni yerim, sen mi beni yersin" diye ufak bir muhasebe yapsak, akabinde birer hamburger yeseydik beraber....ooof of, neyse son pismanlik neye yarar, nasip kismet deyip geciyoruz.

Aklimda kalan tek net goruntu ise sakir sakir yagmurun altinda, okyanusun ustune dusen yildirimlari seyrederken belime kadar sicacik suya girmis, bedava olsun diye su kivaminda aldigim birayi yudumlayarak gelenle gecenle ''Yeah man'' diye diye muhabbet ettigimdir.Cok yarari oldu o sohbetlerin kisisel gelisimimde, dumandan geberen her bir noronuma degmistir.
Read rest of entry