Bildigimiz gibi bir fikrin, fikir olarak gorulmesi ve kabul edilebilmesi icin oncelikle bu fikrin sistem tarafindan kabul edilip edilmemesi toplumun da bu fikri daha onceden biliyor olmasini gerekmektedir. Bir dusunurun en onemli gorevide toplumun ve sistemin paylastigi, konustugu gorusleri halka, halk icin papagan gibi anlatmaktir. Surekli sistemin goruslerini sisteme tasimaktir. Bir kisi ne kadar sisteme iner ve onun fikir ve dusuncelerini paylasirsa o kadar dusunur olur, dogru vatandasliktan beklenen de budur.
Insanlarin dusunce uretip bunu dile getirmeden once, toplumun cogunlugunun goruslerine ve sisteme uyup uymadigina dikkat etmesi gerekir. Senede ortalama 5 sayfa kitap okuyan, 4,5 yil ortalama egitim suresine malik ortalama vatandasin, kahvede ogrenip dillendirdigi o harika fikirlere uymadigi takdirde one surdugun fikir , bir fikir degil olsa olsa '' sacmalik'', ihanet hiyanet dalalet olacaktir.
Bu konudaki en super ornekte yine her konuda oldugu gibi Ataturk :=))
Ataturk bildigimiz gibi 1923te toplumun nerdeyse tamami tarafindan bilinen ve paylasilan aydinlanmaci felsefeyi sular seller gibi ogrenmis, montesquieu'dan egemenlik kurami Stuart Mill ve Paine'den kendi kendini yoneten toplum doktrinii Jean Jacques Rousseau'dan Halkcilik ideallerini bir guzel ogrenmis, kahvehanelerde bunlarin uzun uzun kritigini yapmis olduklarindan Ataturkun yuceligi daha on plana cikmistir.
1920 lerde bizim halk dunya standartlarinin cok ilerisinde bir fikirsel kimlige sahiptir :=) O vakitlerde toplum ''cumhuriyetcilik, laiklik, milliyetcilik, devletcilik, devrimcilik, halkcilik'' diye bilinen Ataturk ilkelerini kalplerinde tasiyorlar surekli bu ilkeleri kendi kendiler soyluyorlar ve bu ilkelere gore yasiyorlardi.
Ataturk bu buyuk dusunce adami kimligiyle toplumun zaten kalbinde beyninde olan toplumun cogunun paylastigi ve dusundugu bu fikirleri birden soylemis, toplumda '' hah iste lan bizde adini bulamiyorduk yahu'' diyerek bu fikirlere koskoca oylar vererek hayata gecmelerini saglamislardir.
Bizse bugun habire sistem karsiti gorusler one surenlerle ugrasiyoruz. O zaman ne diyelim yahu : Yazik!
Read rest of entry
Insanlarin dusunce uretip bunu dile getirmeden once, toplumun cogunlugunun goruslerine ve sisteme uyup uymadigina dikkat etmesi gerekir. Senede ortalama 5 sayfa kitap okuyan, 4,5 yil ortalama egitim suresine malik ortalama vatandasin, kahvede ogrenip dillendirdigi o harika fikirlere uymadigi takdirde one surdugun fikir , bir fikir degil olsa olsa '' sacmalik'', ihanet hiyanet dalalet olacaktir.
Bu konudaki en super ornekte yine her konuda oldugu gibi Ataturk :=))
Ataturk bildigimiz gibi 1923te toplumun nerdeyse tamami tarafindan bilinen ve paylasilan aydinlanmaci felsefeyi sular seller gibi ogrenmis, montesquieu'dan egemenlik kurami Stuart Mill ve Paine'den kendi kendini yoneten toplum doktrinii Jean Jacques Rousseau'dan Halkcilik ideallerini bir guzel ogrenmis, kahvehanelerde bunlarin uzun uzun kritigini yapmis olduklarindan Ataturkun yuceligi daha on plana cikmistir.
1920 lerde bizim halk dunya standartlarinin cok ilerisinde bir fikirsel kimlige sahiptir :=) O vakitlerde toplum ''cumhuriyetcilik, laiklik, milliyetcilik, devletcilik, devrimcilik, halkcilik'' diye bilinen Ataturk ilkelerini kalplerinde tasiyorlar surekli bu ilkeleri kendi kendiler soyluyorlar ve bu ilkelere gore yasiyorlardi.
Ataturk bu buyuk dusunce adami kimligiyle toplumun zaten kalbinde beyninde olan toplumun cogunun paylastigi ve dusundugu bu fikirleri birden soylemis, toplumda '' hah iste lan bizde adini bulamiyorduk yahu'' diyerek bu fikirlere koskoca oylar vererek hayata gecmelerini saglamislardir.
Bizse bugun habire sistem karsiti gorusler one surenlerle ugrasiyoruz. O zaman ne diyelim yahu : Yazik!