okumak ogrenmek niye onemli? milletin 100 sene onceki tartismalarini tekrar en bastan yasayip vakit ve ruh sagligi kaybetmemek icin. "acilin ben marx'im" havasina sizi fazla maruz birakmamak icin iki tarafa da kisa kisa giydireyim:
-herseyden once hangi sosyalizmin elestirisinin yapildigini her ornekte belirtmek lazim. mesela "islamda zorlama yoktur ama uygulayanlar yanlis yorumluyorlar" bahanesiyle "sscb sosyalist degil komunistti" (ki bu savunma da kavram karmasasindan muzdarip) arasinda daglar kadar fark var. sscb merkezi ve mikro planlamaya dayanan bir ekonomik modelle, asiri merkeziyetci bir burokrasiyle, tek adam kultu ile, rus hegemonyasiyla ve bireysel hak eksiklikleriyle tanimlaniyor. teoriyi gecelim, dunya tarihinde dahi bundan epey farkli bircok sosyalist duzen ortaya cikti. yine "sosyalizmde üretim ve üretim araçları devlet kontrolündedir" gibi saptamalar genelleyici degildir. komunal de olabilirler ve bireylere kiralanabilirler. ve yine piyasa ekonomisi varyantlarini iceren decentralized sosyalist sistemlerin ahlaksiz olduklari (ornegin tembel adamin calisanlardan gecinmesi veya rusvetin bolca olmasi) soylenemez.
-devletin herseyden elini etegini cekip, sadece asker polis ve mahkemelerle varoldugu ve bireyler arasi gonullu iliskilerin duzenini temin ettigi sistem minarsizmdir. hatta anarko-kapitalist de olunabilir ve polis/asker dahi ozellestirilip rekabete acilabilir. bunun kritigini yapmayacagim uzun uzun, dunyada boyle bir ornek bildigim kadariyla yok. kapitalist devletlerin dahi turizm politikalari da vardir, cevre politikalari da ve arazileri mallari da. dolayisiyla cetecilik, adam kayirmacilik, rusvet gibi seylerin kapitalizm de olmadigi bu haliyle bir hayaldir, dunyanin en kapitalist ulkesinin baskentinde 40 bin lisansli lobici var. kaldi ki ozel sirketler aralarindaki anlasmalarla her turlu piyasayi manipule edip devletciligin muzdarip oldugu hastaliklari yasayabilirler
-"kapitalizm bireyi merkeze alan tek sistemdir". ayip. ( anarsizm)
-sosyalizm insan sevgisi, toplum yarari, cicek bocek icin var da kapitalizm salt kotuluk icin, bencillik icin var degil. dunyadaki sorunlari good-evil ekseninde gormeyin. bilakis kapitalizm, ekonomik sosyalizmi, genel toplum refahini dusurmekle elestirir. herkesin 1 birim refahla yasadigi adil bir duzene kiyasla, bazilarinin 10 birim bazilarinin da 2 birim refahla yasadigi bir duzenin daha az esit ama daha insanca oldugunu savunur. zira verimlilikle gelen toplam uretim artisi, kismen refah artisina donusur, bu da orta vadede kismen genel topluma yayilir. tabii buradaki kismenler, trickle down effectin ne kadar tahammul edilebilir olduguna ve artan uretimin ortalama insanin onemli ihtiyaclarini ne kadar verimlice karsiladigina bagli. yoksa gelirimin yuzde 80ini barinak icin harciyorsam (kira), serbest piyasa ekonomisinin bir nimeti olarak cinden gelen ipod'u 1 liraya alabilmem refahimi arttirmiyor.
-su bir gercektir ki merkeziyetci ekonomik planlama 7 milyar insanin yasadigi karmasik bir dunyada iktisadi felakati getirmenin en kesin yoludur ve robber baron kapitalizminden de daha zararli olacaktir.
-ayriyeten ekonomi isin bir bolumu, kapitalizmin daha insanca oldugu yonundeki bir diger savunuda elbetteki kisisel ozgurlukler. cunku ekonomik girisim ve kapital edinme hakki bana dogal olarak diger ozgurlukleri de getirecektir der. kimse parasi olana hot zot edemez. e herkes para biriktirebilecekse arti uretimle, herkes de hot zot'ten kurtulma sansina sahip oluyor. tabii burada kapitalistlerin atladigi, artik hot zotun devlet otoritesi tarafindan degil, bilakis daha fazla para biriktirmis olanlar tarafindan ve pareto-optimal ve perfect competitive falan olmayan piyasa tarafindan yapildigi. yani ornegin new york boston arasinda 50 tane chinatown bus sirketi calistigi icin 15-20 dolar gibi komik rakamlara dustu fiyatlar, greyhound monopolisi zamanindaki 50-60 dolardan. seyahat hakkim var ve hot zot yok. ote yandan enerji endustrisi oyle degil, her sirketin muazzam pazar kuvveti var (yani tum piyasa fiyatlarini etkileyecek gucu), kartel olusturuyorlar, vergi indirimi icin milyonlar harcayip lobi yapiyorlar, boyle demokrasi mi olur esseogluessek. ve ben sonuca mahkum olarak, bezinin galonuna 2 dolar yerine 4 dolar odemek zorundayim. bu otobus sirketlerini de etkiliyor, fiyatlar yine artiyor, piyasa benim sehayat ozgurlugume hot zot demis oluyor.
-ayni zamanda bu kisisel hak argumani ancak merkeziyetci varyantlara yonelik, yoksa ana dogmasi bireysel ozgurluk olan anarsizme karsi gecerli degil. hatta bu tip libertaryen olusumlar kapitalist sistemleri elestirirken -ki bunlarin da iyice serbest olanlari kendilerine libertarian diyorlar cilginca bir kavram karmasasi ortaya cikiyor ozgurlugun ekonomik gucle gelen bir yan etki olmamasi gerektigini bilakis ekonomik sistemin bu ozgurluk cevresinde insa edilmesi gerektigini soylerler. yine amerikadan ornek verirsek baskan adayi olabilmek icin dahi yurutulecek kampanyalarin milyon dolarlara malolmasi gercekte insanlarin secilme hakki falan olmadigina denktir. birbirinin aynisi iki partinin secime gidebilmesi mesela fakir green partynin tv'de reklam spotu alamadigindan hippi imajindan kendini kurtaramamasi ve yuzde 1'lere mahkum olmasi da secme hakkinin olmadigina denktir. oysa workers councillerle yerel yonetimlere etki etmek nufusun cok daha buyuk bir kesimi icin mumkun.
-dunyadaki mixed-economy ornekleri (hayati endustrilerin kamulastirilip digerlerinin rekabete acik olmasi gibi) sosyalizmden ziyade kapitalizme yakindir (kuba gibi istisnalar var tabii). bunlarin iyi-kotu yanlarini kapitalizm hanesine yazmak daha uygundur.
-"kapitalizm tuketime sosyalizm ihtiyaca yoneliktir" gibi kulaga hos gelen ama gercekte anlamini yitirmis beylik sloganlari birakalim. moskovadaki bir hiyarin ne kadar sandalye uretilecegini hesaplamasi elbette cozum degil ve decentralized bir sosyalist sistemin de tuketimi onemli oranda dusurmeyecegi kanisindayim cunku neyin ihtiyac neyin luks tuketim oldugu hele bu yuzyilda artik hic belli degil. 10 sene oncesine gore luks olan elektronik aletler bugun benim isimi gucumu eglencemi gerceklestirmem icin mutlak gerekli. isin ironik yani bunlari luks olmaktan cikarip fiyatini dusuren de inanilmaz kapital biriktirmis olan sirketlerin economies of scaleden yararlanmasidir. hadi elektronigi filan gecelim en temel ihtiyac olan barinagi ele alalim. barinak ihtiyac ama bogazda barinak mi pendikte barinak mi? fiberoptik baglanti altyapisi olan barinak mi, mutfakta aspiratoru olmayan barinak mi dami akitan barinak mi?
peki dagciliktan filan ornek verildi kimse dagciliktan para kazanimiyormus mesela kapitalist sistemde. iyi de dagcilik hangi toplumsal ihtiyaci karsiliyor yahu? bana ne delinin teki daga tasa tirmanacaksa. sanat var. eh michelangola gelip koyumun kahvesini sistine chapele cevirecekse gunde 1 saat daha fazla calismaya razi olurum herkesle beraber ama hiyarin teki postmodern resim diye bokunu tuvale surecekse toplum acisindan tamamen verimsiz olan bu herifi ben niye besleyeyim niye muslugunu tamir edeyim niye tuvalini ureteyim. kim karar verecek buna, sanat surasi mi? isin bu kismi o kadar ironik ki bilakis senin dagcilik yapmani, bokunla postmoderncilik oynamani saglayan sey ya piyasanin buna bictigi degerdir ya da zamaninda "haksiz" bicimde arti-uretimden/hizmetten biriktirdigin kapitali gonlunce yemendir.
-milton friedmanin adini bilmeme neden olan basit fikir sudur ki birseyin degerini (ve luks olup olmamasini) en iyi piyasa belirler cunku hicbir kurum kurulus kosullar hakkinda piyasanin kollektif bilgisinden fazla bilgiye sahip olamaz, olsa da degisimlere onun kadar hizli cevap veremez. ote yandan bu teorinin yamuklugu da asikar. cunku piyasa birbirinin aynisi agentlardan olusmuyor kartellesme ekonomik gucun konsolidasyonunu sagliyor,bu sayede medyanin gucu satin alinabiliyor ve pazarlamanin cilgin teknikleriyle piyasanin kollektif bilgi havuzu manipule edilebiliyor. benim buradaki tiksintim ekonomik kaynakli degil. hatta cevrecilikle de alakasi yok. yani bu alisveris cilginligi durmazsa amazon ormanlari bitecek konusu. zira bircok atesli solcunun atladigi sey (sosyalist ekonomilerde de "asiri" tuketim olacaginin ve asirinin taniminin yapilmasinin zorlugunun disinda),kapitalizmin ic dinamiklerinin zaten kismen kendini duzeltebilecegi. petrol azalirsa benzinin fiyati artiyor, orman azalirsa mobilyanin fiyati. serbest girisim hakki oldugu icin insanlar diyor ki len simdi ucuza gunes enerjisi paneli uretirsek voliyi vururuz lan simdi sentetik maddelerle mobilya taklit edersek pazari ele geciririz vs. ustune kapitalist olsun sosyalist olsun liberal toplumlar sivil orgutlenmelerle cesitli regulasyonlar da getiriyorlar.
tabii bazen bu orgutlenmeler ekonomik gidisatin tam karsisinda da durabiliyor, ornegin bir hammaddenin bitmesi islenmis urunun fiyatini arttirip tuketimi dusurup sirketi degisime zorluyor ama havanin kirletilmesinin boyle direkt bir etkisi yok. yahut kuresel isinmayla endonezyanin tariminin zarar gormesi, isinmaya yolacan cin komur santrallerinin kapanmasina yolacmiyor. bu orneklerde kapitalist dinamikler sicista ama sosyalizmin buna alternatifi ne? cindeki adam komur santrallerini nukleer santralle yenilerken bunun finansmaninin kacta kacini endonezya koylulerinden saglayacak? tum dunya ayni anda sosyalist mi olacak? yine olacak sey sivil toplumun baskisidir, baska birsey degil. hatta kapitalizmde sivil toplum parali dolayisiyla nufuzlu kisilere de sahip olabilir veya endonezya-cin ornegindeki gibi olcegi buyutursek amerikali secmenler gec de olsa hukumetine baski yaparlar amerikada uluslararasi finans mekanizmalari araciligiya cine baski yapar felan filan. oysa yerel sosyalist yonetimlerde soz sahibi olacak siradan vatandasin uzaktaki baska bir toplum karsisinda ne gibi bir leveragei var? anca o toplumun kendisi degisimi isteyecek ama bu sefer de finansman sorunu var. bunlari game theoryi filan dusunmeden analiz etmek imkansiz.
-neyse, diyorduk ki benim bu kapitalist piyasa ekonomisi hakkindaki tiksintim bunlar degil de yarattigi kultur. rekabet pazarlama bireycilik materyalizm tuketizm kadirizm bunlar hep baglantili. metroda gidiyorum anons yapiliyor "customers should be aware of moderate delays". ne customeri esseogluessek belediyenin metrosusun sen toplu tasima komunal bir hizmettir, ben alisveris yapmiyorum. ne bileyim sukran gunu gelmeden bir ay once reklamlar basliyor o bitiyor aynen chrismasta kadar devam o bitiyor yeni yil, o bitti hic ara vermeden sevgililer gunu icin reklamlar basladi. insan bu sekilde yetisince gunluk konusmalari da ay bu cantayi aldim, su ruju gordume donusuyor. 150 fontla dolce gabbana yazan su tshirti giyiyorum reklam parasi isteyecegime malak gibi bir de ustune para verdim insanlariyla doluyor etraf. ve bu hayatin her alanina yansiyor yaptigi isten zevk almak onemli degil, para kazanip haftasonlari tatillerde parayi yemek onemli. milletin refahi yuksek olsa dahi hayattan tatmini yok, ya da mavi hapi yutmus takiliyor. dunyada bir suru ilginc konu var, halen kitapcilarda en on siralarda en dangalak kitaplar igrenc gelinlik magazinleri celebrity pacavralari filan.
universal healthcare tartisiliyo, halen tek parametre ekonomik verimlilik. senin insanlara manevi bir guvence de vermen lazim yalniz olmadiklarini hissetmeleri lazim. ortada bir dayanisma geregi var nitekim bu derece bir bireyselcilikle yetisen amerikalilarin dahi cogu, herkesin saglik sigortasina sahip olabilmesi icin daha yuksek vergi odemeyi kabul ediyorlar. mutluluk, uretim artisiyla gelen kapital birikimiyle baska hizmetlerin satin alinmasina endekslenmemeli. ayni sekilde bireysel gelisim de bu ugurda korlestirilmemeli. en nihayetinde benim de sol goruslu olmamin nedeni bunlar daha verimsiz ama daha tatminkar ve insan potansiyelini tam anlamiyla gerceklestirmesini destekleyecek bir nevi medicisi olacak bir duzeni elbette tercih ederim. herkes icin bu mumkun olmasa da en azindan sanslilar ubermensch olabilirler simdiki sistemde bu da mumkun degil zenginler dahi zombilesiyorlar icten ice. bu yuzden mixed-economy'ler gercekci bi sosyalist kulturun yesermesi icin yararli olabilirler.
Read rest of entry
-herseyden once hangi sosyalizmin elestirisinin yapildigini her ornekte belirtmek lazim. mesela "islamda zorlama yoktur ama uygulayanlar yanlis yorumluyorlar" bahanesiyle "sscb sosyalist degil komunistti" (ki bu savunma da kavram karmasasindan muzdarip) arasinda daglar kadar fark var. sscb merkezi ve mikro planlamaya dayanan bir ekonomik modelle, asiri merkeziyetci bir burokrasiyle, tek adam kultu ile, rus hegemonyasiyla ve bireysel hak eksiklikleriyle tanimlaniyor. teoriyi gecelim, dunya tarihinde dahi bundan epey farkli bircok sosyalist duzen ortaya cikti. yine "sosyalizmde üretim ve üretim araçları devlet kontrolündedir" gibi saptamalar genelleyici degildir. komunal de olabilirler ve bireylere kiralanabilirler. ve yine piyasa ekonomisi varyantlarini iceren decentralized sosyalist sistemlerin ahlaksiz olduklari (ornegin tembel adamin calisanlardan gecinmesi veya rusvetin bolca olmasi) soylenemez.
-devletin herseyden elini etegini cekip, sadece asker polis ve mahkemelerle varoldugu ve bireyler arasi gonullu iliskilerin duzenini temin ettigi sistem minarsizmdir. hatta anarko-kapitalist de olunabilir ve polis/asker dahi ozellestirilip rekabete acilabilir. bunun kritigini yapmayacagim uzun uzun, dunyada boyle bir ornek bildigim kadariyla yok. kapitalist devletlerin dahi turizm politikalari da vardir, cevre politikalari da ve arazileri mallari da. dolayisiyla cetecilik, adam kayirmacilik, rusvet gibi seylerin kapitalizm de olmadigi bu haliyle bir hayaldir, dunyanin en kapitalist ulkesinin baskentinde 40 bin lisansli lobici var. kaldi ki ozel sirketler aralarindaki anlasmalarla her turlu piyasayi manipule edip devletciligin muzdarip oldugu hastaliklari yasayabilirler
-"kapitalizm bireyi merkeze alan tek sistemdir". ayip. ( anarsizm)
-sosyalizm insan sevgisi, toplum yarari, cicek bocek icin var da kapitalizm salt kotuluk icin, bencillik icin var degil. dunyadaki sorunlari good-evil ekseninde gormeyin. bilakis kapitalizm, ekonomik sosyalizmi, genel toplum refahini dusurmekle elestirir. herkesin 1 birim refahla yasadigi adil bir duzene kiyasla, bazilarinin 10 birim bazilarinin da 2 birim refahla yasadigi bir duzenin daha az esit ama daha insanca oldugunu savunur. zira verimlilikle gelen toplam uretim artisi, kismen refah artisina donusur, bu da orta vadede kismen genel topluma yayilir. tabii buradaki kismenler, trickle down effectin ne kadar tahammul edilebilir olduguna ve artan uretimin ortalama insanin onemli ihtiyaclarini ne kadar verimlice karsiladigina bagli. yoksa gelirimin yuzde 80ini barinak icin harciyorsam (kira), serbest piyasa ekonomisinin bir nimeti olarak cinden gelen ipod'u 1 liraya alabilmem refahimi arttirmiyor.
-su bir gercektir ki merkeziyetci ekonomik planlama 7 milyar insanin yasadigi karmasik bir dunyada iktisadi felakati getirmenin en kesin yoludur ve robber baron kapitalizminden de daha zararli olacaktir.
-ayriyeten ekonomi isin bir bolumu, kapitalizmin daha insanca oldugu yonundeki bir diger savunuda elbetteki kisisel ozgurlukler. cunku ekonomik girisim ve kapital edinme hakki bana dogal olarak diger ozgurlukleri de getirecektir der. kimse parasi olana hot zot edemez. e herkes para biriktirebilecekse arti uretimle, herkes de hot zot'ten kurtulma sansina sahip oluyor. tabii burada kapitalistlerin atladigi, artik hot zotun devlet otoritesi tarafindan degil, bilakis daha fazla para biriktirmis olanlar tarafindan ve pareto-optimal ve perfect competitive falan olmayan piyasa tarafindan yapildigi. yani ornegin new york boston arasinda 50 tane chinatown bus sirketi calistigi icin 15-20 dolar gibi komik rakamlara dustu fiyatlar, greyhound monopolisi zamanindaki 50-60 dolardan. seyahat hakkim var ve hot zot yok. ote yandan enerji endustrisi oyle degil, her sirketin muazzam pazar kuvveti var (yani tum piyasa fiyatlarini etkileyecek gucu), kartel olusturuyorlar, vergi indirimi icin milyonlar harcayip lobi yapiyorlar, boyle demokrasi mi olur esseogluessek. ve ben sonuca mahkum olarak, bezinin galonuna 2 dolar yerine 4 dolar odemek zorundayim. bu otobus sirketlerini de etkiliyor, fiyatlar yine artiyor, piyasa benim sehayat ozgurlugume hot zot demis oluyor.
-ayni zamanda bu kisisel hak argumani ancak merkeziyetci varyantlara yonelik, yoksa ana dogmasi bireysel ozgurluk olan anarsizme karsi gecerli degil. hatta bu tip libertaryen olusumlar kapitalist sistemleri elestirirken -ki bunlarin da iyice serbest olanlari kendilerine libertarian diyorlar cilginca bir kavram karmasasi ortaya cikiyor ozgurlugun ekonomik gucle gelen bir yan etki olmamasi gerektigini bilakis ekonomik sistemin bu ozgurluk cevresinde insa edilmesi gerektigini soylerler. yine amerikadan ornek verirsek baskan adayi olabilmek icin dahi yurutulecek kampanyalarin milyon dolarlara malolmasi gercekte insanlarin secilme hakki falan olmadigina denktir. birbirinin aynisi iki partinin secime gidebilmesi mesela fakir green partynin tv'de reklam spotu alamadigindan hippi imajindan kendini kurtaramamasi ve yuzde 1'lere mahkum olmasi da secme hakkinin olmadigina denktir. oysa workers councillerle yerel yonetimlere etki etmek nufusun cok daha buyuk bir kesimi icin mumkun.
-dunyadaki mixed-economy ornekleri (hayati endustrilerin kamulastirilip digerlerinin rekabete acik olmasi gibi) sosyalizmden ziyade kapitalizme yakindir (kuba gibi istisnalar var tabii). bunlarin iyi-kotu yanlarini kapitalizm hanesine yazmak daha uygundur.
-"kapitalizm tuketime sosyalizm ihtiyaca yoneliktir" gibi kulaga hos gelen ama gercekte anlamini yitirmis beylik sloganlari birakalim. moskovadaki bir hiyarin ne kadar sandalye uretilecegini hesaplamasi elbette cozum degil ve decentralized bir sosyalist sistemin de tuketimi onemli oranda dusurmeyecegi kanisindayim cunku neyin ihtiyac neyin luks tuketim oldugu hele bu yuzyilda artik hic belli degil. 10 sene oncesine gore luks olan elektronik aletler bugun benim isimi gucumu eglencemi gerceklestirmem icin mutlak gerekli. isin ironik yani bunlari luks olmaktan cikarip fiyatini dusuren de inanilmaz kapital biriktirmis olan sirketlerin economies of scaleden yararlanmasidir. hadi elektronigi filan gecelim en temel ihtiyac olan barinagi ele alalim. barinak ihtiyac ama bogazda barinak mi pendikte barinak mi? fiberoptik baglanti altyapisi olan barinak mi, mutfakta aspiratoru olmayan barinak mi dami akitan barinak mi?
peki dagciliktan filan ornek verildi kimse dagciliktan para kazanimiyormus mesela kapitalist sistemde. iyi de dagcilik hangi toplumsal ihtiyaci karsiliyor yahu? bana ne delinin teki daga tasa tirmanacaksa. sanat var. eh michelangola gelip koyumun kahvesini sistine chapele cevirecekse gunde 1 saat daha fazla calismaya razi olurum herkesle beraber ama hiyarin teki postmodern resim diye bokunu tuvale surecekse toplum acisindan tamamen verimsiz olan bu herifi ben niye besleyeyim niye muslugunu tamir edeyim niye tuvalini ureteyim. kim karar verecek buna, sanat surasi mi? isin bu kismi o kadar ironik ki bilakis senin dagcilik yapmani, bokunla postmoderncilik oynamani saglayan sey ya piyasanin buna bictigi degerdir ya da zamaninda "haksiz" bicimde arti-uretimden/hizmetten biriktirdigin kapitali gonlunce yemendir.
-milton friedmanin adini bilmeme neden olan basit fikir sudur ki birseyin degerini (ve luks olup olmamasini) en iyi piyasa belirler cunku hicbir kurum kurulus kosullar hakkinda piyasanin kollektif bilgisinden fazla bilgiye sahip olamaz, olsa da degisimlere onun kadar hizli cevap veremez. ote yandan bu teorinin yamuklugu da asikar. cunku piyasa birbirinin aynisi agentlardan olusmuyor kartellesme ekonomik gucun konsolidasyonunu sagliyor,bu sayede medyanin gucu satin alinabiliyor ve pazarlamanin cilgin teknikleriyle piyasanin kollektif bilgi havuzu manipule edilebiliyor. benim buradaki tiksintim ekonomik kaynakli degil. hatta cevrecilikle de alakasi yok. yani bu alisveris cilginligi durmazsa amazon ormanlari bitecek konusu. zira bircok atesli solcunun atladigi sey (sosyalist ekonomilerde de "asiri" tuketim olacaginin ve asirinin taniminin yapilmasinin zorlugunun disinda),kapitalizmin ic dinamiklerinin zaten kismen kendini duzeltebilecegi. petrol azalirsa benzinin fiyati artiyor, orman azalirsa mobilyanin fiyati. serbest girisim hakki oldugu icin insanlar diyor ki len simdi ucuza gunes enerjisi paneli uretirsek voliyi vururuz lan simdi sentetik maddelerle mobilya taklit edersek pazari ele geciririz vs. ustune kapitalist olsun sosyalist olsun liberal toplumlar sivil orgutlenmelerle cesitli regulasyonlar da getiriyorlar.
tabii bazen bu orgutlenmeler ekonomik gidisatin tam karsisinda da durabiliyor, ornegin bir hammaddenin bitmesi islenmis urunun fiyatini arttirip tuketimi dusurup sirketi degisime zorluyor ama havanin kirletilmesinin boyle direkt bir etkisi yok. yahut kuresel isinmayla endonezyanin tariminin zarar gormesi, isinmaya yolacan cin komur santrallerinin kapanmasina yolacmiyor. bu orneklerde kapitalist dinamikler sicista ama sosyalizmin buna alternatifi ne? cindeki adam komur santrallerini nukleer santralle yenilerken bunun finansmaninin kacta kacini endonezya koylulerinden saglayacak? tum dunya ayni anda sosyalist mi olacak? yine olacak sey sivil toplumun baskisidir, baska birsey degil. hatta kapitalizmde sivil toplum parali dolayisiyla nufuzlu kisilere de sahip olabilir veya endonezya-cin ornegindeki gibi olcegi buyutursek amerikali secmenler gec de olsa hukumetine baski yaparlar amerikada uluslararasi finans mekanizmalari araciligiya cine baski yapar felan filan. oysa yerel sosyalist yonetimlerde soz sahibi olacak siradan vatandasin uzaktaki baska bir toplum karsisinda ne gibi bir leveragei var? anca o toplumun kendisi degisimi isteyecek ama bu sefer de finansman sorunu var. bunlari game theoryi filan dusunmeden analiz etmek imkansiz.
-neyse, diyorduk ki benim bu kapitalist piyasa ekonomisi hakkindaki tiksintim bunlar degil de yarattigi kultur. rekabet pazarlama bireycilik materyalizm tuketizm kadirizm bunlar hep baglantili. metroda gidiyorum anons yapiliyor "customers should be aware of moderate delays". ne customeri esseogluessek belediyenin metrosusun sen toplu tasima komunal bir hizmettir, ben alisveris yapmiyorum. ne bileyim sukran gunu gelmeden bir ay once reklamlar basliyor o bitiyor aynen chrismasta kadar devam o bitiyor yeni yil, o bitti hic ara vermeden sevgililer gunu icin reklamlar basladi. insan bu sekilde yetisince gunluk konusmalari da ay bu cantayi aldim, su ruju gordume donusuyor. 150 fontla dolce gabbana yazan su tshirti giyiyorum reklam parasi isteyecegime malak gibi bir de ustune para verdim insanlariyla doluyor etraf. ve bu hayatin her alanina yansiyor yaptigi isten zevk almak onemli degil, para kazanip haftasonlari tatillerde parayi yemek onemli. milletin refahi yuksek olsa dahi hayattan tatmini yok, ya da mavi hapi yutmus takiliyor. dunyada bir suru ilginc konu var, halen kitapcilarda en on siralarda en dangalak kitaplar igrenc gelinlik magazinleri celebrity pacavralari filan.
universal healthcare tartisiliyo, halen tek parametre ekonomik verimlilik. senin insanlara manevi bir guvence de vermen lazim yalniz olmadiklarini hissetmeleri lazim. ortada bir dayanisma geregi var nitekim bu derece bir bireyselcilikle yetisen amerikalilarin dahi cogu, herkesin saglik sigortasina sahip olabilmesi icin daha yuksek vergi odemeyi kabul ediyorlar. mutluluk, uretim artisiyla gelen kapital birikimiyle baska hizmetlerin satin alinmasina endekslenmemeli. ayni sekilde bireysel gelisim de bu ugurda korlestirilmemeli. en nihayetinde benim de sol goruslu olmamin nedeni bunlar daha verimsiz ama daha tatminkar ve insan potansiyelini tam anlamiyla gerceklestirmesini destekleyecek bir nevi medicisi olacak bir duzeni elbette tercih ederim. herkes icin bu mumkun olmasa da en azindan sanslilar ubermensch olabilirler simdiki sistemde bu da mumkun degil zenginler dahi zombilesiyorlar icten ice. bu yuzden mixed-economy'ler gercekci bi sosyalist kulturun yesermesi icin yararli olabilirler.